I bought myself this superfast popcorn machine as a Christmas present.
- Bir Noel hediyesi olarak kendime bu çok hızlı patlamış mısır makinesini aldım.
My uncle gave him a present.
- Dayım ona bir hediye verdi.
Thank you for the wonderful gift.
- Harika hediye için teşekkürler.
Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.
- O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir.
Is there a souvenir shop in the hotel?
- Otelde bir hediyelik eşya dükkânı var mı?
Are there any souvenir shops here?
- Burada hiç hediyelik eşya dükkanları var mı?
What do you want to give Tom for his birthday?
- Doğum günü için Tom'a ne hediye etmek istiyorsun?
He showered her with expensive gifts.
- Onu pahalı hediye yağmuruna tuttu.
Sending year-end gifts is one of the customs peculiar to Japan.
- Yıl sonu hediyeleri gönderme Japonya'ya özgü geleneklerden biridir.
Tom brings us gifts whenever he visits.
- Tom her ne zaman ziyarete gelse bize hediyeler getirir.
Much to my delight, Mary brought me a music box from Boston as a gift.
- Benim için büyük zevk, Mary bana Boston'dan bir hediye olarak bir müzik kutusu getirdi.
I bought a box of chocolates on the way to work as a gift for my colleagues.
- Ben meslektaşlarım için bir hediye olarak işe giderken bir kutu çikolata aldım.