I got you a pen as a birthday present.
- Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım.
My uncle gave him a present.
- Amcam ona bir hediye verdi.
Is this gift Laura's?
- Bu hediye Laura'nın mı?
Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.
- O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir.
There are many souvenir shops in the old city.
- Eski şehirde birçok hediyelik eşya mağazaları vardır.
Is there any souvenir shop around here?
- Bu çevrede bir hediyelik eşya dükkanı var mı?
What do you want to give Tom for his birthday?
- Doğum günü için Tom'a ne hediye etmek istiyorsun?
He showered her with expensive gifts.
- Onu pahalı hediye yağmuruna tuttu.
He accepted gifts from them.
- O, onlardan hediyeler kabul etti.
Sending year-end gifts is one of the customs peculiar to Japan.
- Yıl sonu hediyeleri gönderme Japonya'ya özgü geleneklerden biridir.
I bought a box of chocolates on the way to work as a gift for my colleagues.
- Ben meslektaşlarım için bir hediye olarak işe giderken bir kutu çikolata aldım.
The boxes are gifts. What do they contain?
- Kutular hediyedir. Onların içinde ne var?