Facebook makes money by selling targeted advertising.
- Facebook hedeflenmiş reklam satarak para kazanır.
That's what we're aiming for.
- O, hedeflediğimiz şey.
You're not aiming high enough.
- Yeterince yüksek hedeflemiyorsun.
Our city police have a new campaign targeting drunken driving.
- Bizim şehir polisinin sarhoş sürücüleri hedefleyen yeni bir kampanyası var.
Tom's shot missed the target by two feet.
- Tom'un atışı hedefi iki fitle ıskaladı.
The soldiers on the boats would be easy targets.
- Teknelerdeki askerler kolay hedefler olacaktı.
It is wrong to aim at fame only.
- Sadece şöhreti hedeflemek yanlıştır.
It is wrong to aim at fame only.
- Sadece şöhreti hedeflemek yanlıştır.
The goal of the center should be to train young people from other countries within a specific time period.
- Merkezin hedefi, diğer ülkelerden gelen gençleri belli bir zaman aralığında eğitmek olmalıdır.
They reached their goal.
- Onlar hedefine ulaştı.
The objectives of the marketing department and the sales department are not necessarily the same.
- Pazarlama bölümü ve satış bölümü hedefleri mutlaka aynı değildir.
The uprising failed to achieve its objectives.
- Ayaklanma, hedeflerine ulaşmakta başarısız oldu.
Aim at the target with this gun.
- Bu tabanca ile hedefe nişan al.
The country is aiming at decreasing its imports.
- Ülke ithalatını azaltmayı hedefliyor.
What's your final destination?
- Senin nihai hedefin nedir?
As soon as I arrived at the destination, I called him.
- Hedefe varır varmaz onu aradım.
The uprising failed to achieve its objectives.
- Ayaklanma, hedeflerine ulaşmakta başarısız oldu.
That is a very important objective and it will be quite tricky to achieve.
- Bu çok önemli bir hedef ve ulaşmak oldukça zor olacak.
Did you accomplish your goals?
- Hedeflerine ulaştın mı?
Goals determine what you are going to be.
- Hedefler sizin ne olacağınızı belirler.
The principal goal of NASA's Juno mission is to understand the origin and evolution of Jupiter.
- NASA'nın Juno misyonunun temel hedefi Jüpiterin kökeni ve evrimini anlamaktır.
We have reached our destination.
- Biz hedefimize ulaştık.
As soon as I arrived at the destination, I called him.
- Hedefe varır varmaz onu aradım.
At the end of the day, the goals are simple: safety and security.
- Günün sonunda, hedefler basittir: emniyet ve güvenlik.
She has finally achieved her end.
- Sonunda hedefine ulaştı.
His expectations hit the mark exactly.
- Onun beklentileri tam olarak hedefi buldu.
The objectives of the marketing department and the sales department are not necessarily the same.
- Pazarlama bölümü ve satış bölümü hedefleri mutlaka aynı değildir.