hedefe

listen to the pronunciation of hedefe
Türkisch - Englisch
home
(Bilgisayar) destination

As soon as I arrived at the destination, I called him. - Hedefe varır varmaz onu aradım.

I can't change the direction of the wind, but I can adjust my sails to always reach my destination. - Ben rüzgarın yönünü değiştiremem, ama her zaman benim hedefe ulaşmak için benim yelkenleri ayarlayabilirim.

hedef
target

The soldiers on the boats would be easy targets. - Teknelerdeki askerler kolay hedefler olacaktı.

Aim at the target with this gun. - Bu tabanca ile hedefe nişan al.

hedef
goal

The goal of the center should be to train young people from other countries within a specific time period. - Merkezin hedefi, diğer ülkelerden gelen gençleri belli bir zaman aralığında eğitmek olmalıdır.

What is your ultimate goal in your life? - Hayatınızdaki nihai hedefiniz nedir?

hedef
(Hukuk) objective

The objectives of the marketing department and the sales department are not necessarily the same. - Pazarlama bölümü ve satış bölümü hedefleri mutlaka aynı değildir.

That is a very important objective and it will be quite tricky to achieve. - Bu çok önemli bir hedef ve ulaşmak oldukça zor olacak.

hedef
aim

Aim at the target with this gun. - Bu tabanca ile hedefe nişan al.

The country is aiming at decreasing its imports. - Ülke ithalatını azaltmayı hedefliyor.

hedefe ait
home
hedefe varma, hedefi vurma
There are objective, target shoot
hedefe vurmak
To hit the target
hedefe yönelik
targeted
hedefe göre istenen yer sıfır numarası belirleyicisi; kesin dağıtım zamanı
(Askeri) target desired ground zero (DGZ) designator; time definite delivery
hedefe isabet etmek
be on target
hedefe kilitlenmek
lock on
hedefe ulaşmadan imha etmek
destruct
hedefe yaklaşma
run up
hedefe yönelmek
be on target
hedefe yöneltilmiş
on target
hedef
destination

As soon as I arrived at the destination, I called him. - Hedefe varır varmaz onu aradım.

Although each person follows a different path, our destinations are the same. - Her insan farklı bir yol izlesede, hedeflerimiz aynıdır.

hedef
{i} object

That is a very important objective and it will be quite tricky to achieve. - Bu çok önemli bir hedef ve ulaşmak oldukça zor olacak.

The objectives of the marketing department and the sales department are not necessarily the same. - Pazarlama bölümü ve satış bölümü hedefleri mutlaka aynı değildir.

hedef
intention
hedef
(Bilgisayar) to
hedef
(Ticaret) goals

Did you accomplish your goals? - Hedeflerine ulaştın mı?

Goals determine what you are going to be. - Hedefler sizin ne olacağınızı belirler.

hedef
(Bilgisayar) copy to
hedef
mission

The principal goal of NASA's Juno mission is to understand the origin and evolution of Jupiter. - NASA'nın Juno misyonunun temel hedefi Jüpiterin kökeni ve evrimini anlamaktır.

hedef
(Bilgisayar) dest

Although each person follows a different path, our destinations are the same. - Her insan farklı bir yol izlesede, hedeflerimiz aynıdır.

What's your final destination? - Senin nihai hedefin nedir?

hedef
cock-shy
hedef
end

Does the end justify the means? - Hedefe giden her yol mubah mıdır?

She has finally achieved her end. - Sonunda hedefine ulaştı.

hedef
point
hedef
{i} bourn
hedef
cause
hedef
mark

The objectives of the marketing department and the sales department are not necessarily the same. - Pazarlama bölümü ve satış bölümü hedefleri mutlaka aynı değildir.

Thus, the ethical issue remains: Should cigarette makers be allowed to target global markets? - Bu yüzden, etik sorun devam ediyor: sigara üreticilerine hedef küresel pazarlara izin verilmeli mi?

hedefe yönelt
brought to a destination
hedefe yönelt
bring to a destination
hedef
to target
bir toptan hedefe uzanan hayali düz hat
(Askeri) gun-target line
hedef
Terminus
hedef
blank
hedef
bourne
hedef
target, mark
hedef
(bomba) home
hedef
Land of Promise
hedef
clout
hedef
cock shy
hedef
target, mark; object, objective, aim, goal, cause erek, amaç, gaye, maksat
hedef
object, aim, goal
hedef
butt
hedef
Promised Land
hedef
(okçuluk) rover
hedef
drift
hedef
animus
Türkisch - Türkisch

Definition von hedefe im Türkisch Türkisch wörterbuch

HEDEF
(Osmanlı Dönemi) İri vücudlu adam
HEDEF
(Osmanlı Dönemi) Yüksek, bülend
HEDEF
(Osmanlı Dönemi) Emel. Varılmak istenen gaye
HEDEF
(Osmanlı Dönemi) Bir işe yaramayan, tembel ve uykucu olan. L.R
HEDEF
(Osmanlı Dönemi) Nişan noktası
Hedef
nişane
Hedef
amaç
Hedef
(Osmanlı Dönemi) URZA
Hedef
nişangah
Hedef
(Osmanlı Dönemi) GARAM
hedef
Amaç, gaye, maksat: "Asıl önemlisi devlet büyük hedefler dikmişti; milletin benimsediği, övündüğü hedeflerdi bunlar."- T. Buğra
hedef
Nişan alınacak yer
hedef
Amaç, gaye, maksat
hedefe
Favoriten