Onun bir ayağı çukurda.
- He's got one foot in the grave.
Tom'un bir ayağı çukurda.
- Tom has one foot in the grave.
Başkanın ciddi sorumlulukları var.
- The president has grave responsibilities.
O, ciddi şekilde kalabalığa hitap etti.
- He addressed the crowd gravely.
Müslümanlar ölülerini mezarlara gömerler.
- Muslims bury their dead in graves.
Sır ünlü filozofun mezarında gömülü kaldı.
- The secret remained buried in the grave of the famous philosopher.
Dan bir kamyon tarafından çarpıldı ve ağır bir şekilde yaralandı.
- Dan was struck and gravely injured by a truck.
Tom önemli bir hata yaptı.
- Tom made a grave mistake.
Uluslararası durum önemli hâle geliyor.
- The international situation is becoming grave.
Bütün hayatım boyunca böyle kasvetli bir mezarlık görmedim.
- Never in all my life have I seen such a dreary graveyard.