Get ready for the trip at once.
- Yolculuk için derhal hazırlan.
You'd be amazed how long it takes Tom to get ready in the morning.
- Abraham'ın sabahları hazırlanmasının ne kadar zaman aldığına şaşırırdın.
It would be to your advantage to prepare questions in advance.
- Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
I have to prepare for the test in English.
- İngilizce test için hazırlanmak zorundayım.
He was in charge of preparing a magazine for publication.
- O yayınlama için bir dergi hazırlanmasında sorumlu oldu.
She is busy preparing for the trip.
- O yolculuk için hazırlanmakla meşgul.
He has drawn up a will.
- O, bir vasiyetname hazırladı.
He prepared his speech very carefully.
- Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.
She prepared the meal in a very short time.
- O, çok kısa bir sürede yemeği hazırladı.