It's a matter of vital importance.
- Bu hayati önem taşıyan bir konu.
The elevators in a skyscraper are vital systems.
- Bir gökdelendeki asansörler hayati sistemlerdir.
It's a matter of vital importance.
- Bu hayati önem taşıyan bir konu.
Layla checked Sami's vitals.
- Leyla, Sami'nin hayati organlarını kontrol etti.
It's vitally important.
- Bu hayati derecede önemli.