The party was a big disappointment.
- Parti büyük bir hayal kırıklığıydı.
The picnic was a disappointment.
- Piknik bir hayal kırıklığıydı.
My mother was disappointed by my failure.
- Hatamdan dolayı annem hayal kırıklığına uğradı.
We were disillusioned with the result.
- Sonuçtan dolayı hayal kırıklığına uğradık.
Tom was disillusioned.
- Tom hayal kırıklığına uğradı.
It was such a letdown.
- Böylesine bir hayal kırıklığıydı.
When the food is bad, it's a real letdown.
- Yemek kötü olduğunda, gerçek bir hayal kırıklığıdır.
I understand Tom's frustration.
- Tom'un hayal kırıklığını anlıyorum.
I understand her frustration.
- Onun hayal kırıklığını anlıyorum.
You won't be let down if you read the entire book.
- Kitabın tamamını okursanız hayal kırıklığına uğramazsınız.
Mary has been badly let down.
- Mary berbat bir şekilde hayal kırıklığına uğratıldı.