hayırseverlik

listen to the pronunciation of hayırseverlik
Türkisch - Englisch
{i} philanthropy
charity

Tom doesn't like being asked to give to charity. - Tom hayırseverlik yapmak için sorulmasını sevmez

benevolence
charitableness
humanitarianism
benevolence, philanthropy charity
hayırsever
beneficent
hayırsever
benefactor

They held her in high esteem as their benefactor. - Onlar, hayırseverleri olarak onu yüksek itibarda tuttu.

An anonymous benefactor bequeathed several hundred thousand dollars to an animal shelter. - İsimsiz bir hayırsever bir hayvan barınağı için birkaç yüz bin dolar bağışladı.

hayırsever
philanthropist

The philanthropist tried to use her wealth to help people in need. - Hayırsever, servetini muhtaç insanlara yardımcı olmak için kullanmaya çalıştı.

hayırsever
charitable
hayırseverlik kisvesi altında
under the veil of charity
hayırsever
benevolent

She's a benevolent witch. - O hayırsever bir cadı.

Why would a benevolent god allow Hell to exist? - Niçin hayırsever bir tanrı cehennemin var olmasına izin versin?

hayırsever
philanthropic

Completely different from Tom was his boyfriend John, who was amicable and philanthropic. - Tom erkek arkadaşı John'dan tamamen farklıydı, o dostane ve hayırseverdi.

hayırsever
philanthropists
hayırsever
philanthropical
hayırsever
philanthropic, charitable
hayırsever
beneficent, benevolent, philanthropic, charitable; philanthropist
hayırsever
beneficence
Türkisch - Türkisch
Hayırsever olma durumu, iyilikseverlik, yardımseverlik
yardımseverlik
HAYIRSEVER
(Osmanlı Dönemi) İyilik ve yardım etmesini seven
Hayırsever
iyiliksever
Hayırsever
yardımsever
hayırsever
Yoksullara, düşkünlere, yardıma muhtaç olanlara iyilik ve yardım etmesini seven, iyiliksever, hayır sahibi, yardımsever
hayırsever
Yoksullara, düşkünlere, yardıma muhtaç olanlara iyilik ve yardım etmesini seven, iyiliksever, yardımsever