having the qualities which constitute beauty; pleasing to the sight or the mind

listen to the pronunciation of having the qualities which constitute beauty; pleasing to the sight or the mind
Englisch - Türkisch

Definition von having the qualities which constitute beauty; pleasing to the sight or the mind im Englisch Türkisch wörterbuch

beautiful
{s} güzel

Ben senden daha güzelim. - I am more beautiful than you.

Doğduğum yer olan Nagasaki, güzel bir liman kentidir. - Nagasaki, where I was born, is a beautiful port city.

beautiful
{s} nefis
beautiful
zarif

Buz pateni zarif ve güzel olabilir. - Ice skating can be graceful and beautiful.

O güzel ve ayrıca çok zarif. - She is beautiful, and what is more, very graceful.

beautiful
gökçe
beautiful
{s} hoş

Bir dağ sırtı eteğinde güzel bir şehirde yaşamak çok hoştur. - It's very pleasant to live in a beautiful city at the foot of a mountain ridge.

Tom sadece güzel kızlardan hoşlanıyor. - Tom likes only beautiful girls.

beautiful
beautifully güzel bir şekilde
beautiful
ahım şahım
beautiful
keleş
beautiful
gül gibi
beautiful
{s} (çok) güzel
beautiful
akça pakça
beautiful
{s} biçimli
beautiful
harika

Piknik için harika bir gün, değil mi? - Isn't it a beautiful day for a picnic?

Bu tırtıl harika bir kelebeğe dönüşecek. - This catterpillar will turn into a beautiful butterfly.

beautiful
çok iyi
beautiful
{s} tatlı

O güzel değildi ama onun büyük, nazik kahverengi gözleri ve tatlı bir gülümsemesi vardı. - She wasn't beautiful, but she had big, kind brown eyes and a sweet smile.

Bu çiçek tatlı kokuyor. - This flower smells beautiful.

beautiful
ahu gibi
Englisch - Englisch
beautiful
having the qualities which constitute beauty; pleasing to the sight or the mind

    Silbentrennung

    ha·ving the qualities which con·sti·tute beauty; pleas·ing to the sight or the mind

    Aussprache

Favoriten