having the power to be or do, likely

listen to the pronunciation of having the power to be or do, likely
Englisch - Türkisch

Definition von having the power to be or do, likely im Englisch Türkisch wörterbuch

possible
olabilir

Yarın ara sıra sağanaklar olabilir. - Occasional showers are possible tomorrow.

O nasıl mümkün olabilir? - How is that possible?

possible
mümkün

Onun yalan söylüyor olması mümkündür. - It is possible that he is telling a lie.

Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü? - I'd like to stay one more night. Is that possible?

possible
olanaklı

Bilimsel çalışmalar yoluyla bu kayaların yaşını belirlemek olanaklıdır. - It is possible to determine the age of these rocks through scientific studies.

Herkesi memnun etmek olanaklı değildir. - It's not possible to please everyone.

possible
muhtemel

Tom muhtemelen Mary'ye bunu mümkün olan en kısa sürede yapması gerektiğini söyleyecektir. - Tom is probably going to tell Mary that she should do that as soon as possible.

Bugün Tom'un, toplantıya katılmayacağı muhtemeldir. - It's possible Tom won't attend the meeting today.

possible
olası

Olası yan etkiler arasında bulanık görme ve nefes darlığı bulunmaktadır. - Possible side effects include blurred vision and shortness of breath.

Almanya olası bir açlıkla yüz yüze kaldı. - Germany faced possible starvation.

possible
olurlu
possible
akla yatkın
possible
rekor [spor.]
possible
(sıfat) olası, mümkün, olanaklı, akla uygun, makul
possible
muhtemel/mümkün
possible
{s} makul

Bunun tek bir makul açıklaması var. - There's only one possible explanation.

Diğer makul açıklamanın olmadığını anlıyorum. - I see no other possible explanation.

possible
mümkündür ki
possible
ihtimal

Bu mümkün ama son derece düşük ihtimal. - That's possible but highly unlikely.

possible
{s} mümkün, olabilir, imkân dahilinde
possible
(Askeri) MUHTEMEL: Beyanı etkileyecek bazı emarelerin mevcut bulunduğu koşullar altında yapılmış bir beyanı nitelemekte kullanılan bir terim. Bu emare, ifadeyi garanti etmek için yeterlidir, ancak doğru olarak varsaymak için yeterli değildir. Ayrıca bakınız: "probable"
possible
possiblybelki
possible
imkân

O imkansız. Seninle aynı fikirde olmamalıyım. Bu çok mümkün. - That's impossible. I must disagree with you. It's very much possible.

Tom imkansızı mümkün hale getirmeye çalışıyor. - Tom's trying to make the impossible possible.

possible
mümkün olan şey
Englisch - Englisch
{a} possible