having one's attention diverted; preoccupied

listen to the pronunciation of having one's attention diverted; preoccupied
Englisch - Türkisch

Definition von having one's attention diverted; preoccupied im Englisch Türkisch wörterbuch

distracted
{s} (by) (-den dolayı) dikkati dağılmış
distracted
aklı başından alınmış
distracted
kafası karışmış
distracted
{f} dağıt

Gürültü o çalışırken dikkatini dağıttı. - The noise distracted him from studying.

Benim dışarıda bu protestocular tarafından dikkatim dağıtıldı. - I was distracted by those protesters outside.

distracted
telaşlı

Tom Mary'nin biraz telaşlı göründüğünü fark etti. - Tom noticed that Mary seemed a little distracted.

distracted
ilgisini çekmek,dikkatini o yöne vermek
distracted
{f} dağit
distracted
{s} çılgın
distracted
{f} aklını başından al: adj.aklı başından alınmış
distracted
{s} deli

Tom oldukça deli görünüyordu. - Tom looked pretty distracted.

Tom hafiften deli gibi görünüyordu. - Tom seems slightly distracted.

distracted
{s} şaşırmış

Şaşırmışken tren platformunda yürümek çok tehlikelidir. - Walking on a train platform while distracted is very dangerous.

Ben oldukça şaşırmıştım. - I've been pretty distracted.

distracted
{s} çok endişeli

Tom çok endişeli görünüyordu. - Tom seemed distracted.

Biraz çok endişeli görünüyorsun. - You seem a little distracted.

distracted
{s} şaşkına dönmüş
distracted
{s} with -den dolayı deliye dönmüş
distracted
rahatsız et/karıştır
distracted
{s} kendinden geçmiş

Bugün kendinden geçmiş görünüyorsun. - You seem distracted today.

Mary Tom'dan şarap şişesini açmasını istedi ve sonra kendinden geçmişken onu öptü. - Mary asked Tom to open the wine bottle and then kissed him while he was distracted.

Englisch - Englisch
distracted
having one's attention diverted; preoccupied
Favoriten