having nothing to carry; unburdened

listen to the pronunciation of having nothing to carry; unburdened
Englisch - Türkisch

Definition von having nothing to carry; unburdened im Englisch Türkisch wörterbuch

empty
{f} boşaltmak

Tom iki gün içerisinde apartmanını boşaltmak zorundaydı. - Tom had to empty his apartment in two days.

empty
kof
empty
havadan
empty
{i} boşalma
empty
dökmek
empty
{s} anlamsız

Sen olmadan yaşamım tamamen anlamsız olurdu. - My life would have been completely empty without you.

empty
{f} içini çıkarmak
empty
bilgisiz
empty
{f} dökülmek
empty
{f} tahliye etmek
empty
(sıfat) boş, yoksun, aç, boşuna, içeriksiz, önemsiz, anlamsız
empty
beyhude
empty
{i} boş kap
empty
semeresiz
empty
verimsiz
empty
dili aç
empty
{s} of -den yoksun
empty
{f} içini boşaltmak
empty
boş olan herhangi biremptyhandedeli boş
empty
değersiz
Englisch - Englisch
empty
having nothing to carry; unburdened
Favoriten