Askerlerin daha güçlü silahları vardı.
- The soldiers had more powerful weapons.
Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi farklı dilleri olan iki güçlü devlet ilköğretim okullarında Esperanto deneysel öğretimi üzerinde anlaşmaya varsalardı ne olurdu?
- What would happen if two powerful nations with different languages - such as United States and China - would agree upon the experimental teaching of Esperanto in elementary schools?
O senden daha kuvvetli.
- She's more powerful than you.
O senden daha kuvvetli.
- She's more powerful than you.
O çiçeğin keskin bir kokusu var.
- That flower has a powerful smell.
Yer domuzunun güçlü bacakları ve keskin pençeleri var böylece yüksek hızda toprağa tünel kazabilir.
- The aardvark has powerful limbs and sharp claws so it can burrow into earth at high speed.