have the connection undone; having become separate

listen to the pronunciation of have the connection undone; having become separate
Englisch - Türkisch

Definition von have the connection undone; having become separate im Englisch Türkisch wörterbuch

separate
ayırmak

Telleri ayırmak zorunda kalacağız. - We'll have to separate the wires.

Manş denizi İngiltere'yi ve Fransa'yı ayırmaktadır. - The English Channel separates England and France.

separate
ayrı

Bu ayrı bir tedavi için yeterince önemli. - This is important enough for separate treatment.

Onların her biri ayrı ayrı ödedi. - They each paid separately.

separate
{f} ayırt etmek
separate
{f} ayrıştırmak
separate
{f} ayrı yaşamak
separate
ayrılma

Tom bana ebeveynlerimin ayrılmadan önce ne kadar süredir evli olduklarını sordu. - Tom asked me how long my parents had been married before they separated.

Tom karısından ve çocuklarından ayrılmayı istemiyordu. - Tom didn't like being separated from his wife and children.

separate
(Kanun) bölünmüş
separate
{f} ayır

Siyaseti dinden ayırmalıyız. - We must separate politics from religion.

Dili kültürden ayıramazsınız. - You can't separate language from culture.

separate
ayırma işareti
disjoined
ayır(mak)
separate
{f} dağılmak
separate
ayırma

Çok sinirliyken iyiyle kötüyü ayırmaya çalışmanın bir faydası yoktur. - It is no use trying to separate the sheep from the goats while in a state of madness.

Siyaseti dinden ayırmalıyız. - We must separate politics from religion.

disjoined
ayır
separate
(Askeri) AYIRMAK, BÖLMEK: Bir şeyi başka bir şeyden ayırmak
separate
{s} tek başına olan
separate
tefrik olunmak
separate
(fiil) ayırmak, bölmek, dağılmak, ayırt etmek, ayrıştırmak, kaymağını almak, ayrılmak, ayrı yaşamak, ayrışmak, kopmak, çıkmak
separate
separately ayrı ayr
Englisch - Englisch
separate
disjoined
have the connection undone; having become separate
Favoriten