Türkisch - Englisch
Definition von hav hav im Türkisch Englisch wörterbuch
- bow-wow
- Bow-wow!/Woof woof!
- {i} bark
- bow wow
- woof
- havhav
- bark
- havhav
- woof
- havhav
- doggy
- havhav
- doggie
- üzerinde hav oluşmak
- To pile on the form
- hav
- fuzz
- hav
- floss
- hav
- down
The car broke down on the way to the airport.
-Araba havalimanına giderken bozuldu.
Please tell me which railway line to use from the airport to downtown.
-Havalanından şehir merkezine hangi demir yolu hattını kullanacağımı bana söyle lütfen.
- hav
- nap, pile, down, fuzz
- hav
- pile
- hav
- nap, pile (of cloth)
- hav
- nap
- hav döküntüsü
- fluff
- havhav
- barking; woofing; baying; woof; bark; bay
- havhav
- child's language doggie, bowwow
- havhav
- Bow-wow!/Woof woof!
- havhav
- doggy, doggie; dili; bark, woof
- havhav
- bowwow
- uzun hav
- high pile
Relevante Übersetzungen
Englisch - Englisch
Definition von hav hav im Englisch Englisch wörterbuch
- HAV
- hepatitis A virus
Relevante Übersetzungen
Türkisch - Türkisch
Definition von hav hav im Türkisch Türkisch wörterbuch
- HAV
- (Osmanlı Dönemi) Çuha ve buna benzer kumaşların ters yüzlerinde bulunan tüy
- HAV
- (Osmanlı Dönemi) Şeftâli gibi bazı meyvelerin üzerlerinde bulunan ince tüy
- HAV'EB
- (Osmanlı Dönemi) Geniş dere
- HAV'EB
- (Osmanlı Dönemi) Basra yakınında bir mevkinin adı
- HAV'EB
- (Osmanlı Dönemi) Çeşme
- HAV'EB
- (Osmanlı Dönemi) Pek büyük kova
- hav
- Kadifenin ince tüyü,kumaş tüyü
- hav
- Yere serili halı, kilim vb. yaygıların üzerinde oluşan, uçuşabilen toz kümecikleri
- hav
- Kumaş yüzeyindeki tüycükler ve bunların uçuntuları
- hav
- Keçenin pişirilmesi sırasında ortaya çıkan değersiz yün parçaları
- hav
- Kadife, çuha, yün gibi kumaşların yüzeyindeki ince tüy
- hav
- Kadife, çuha, yün vb.nin yüzeyindeki ince tüy
- havhav
- Köpek