Aşk ve nefret arasında bir şey hissetti.
- She felt something between love and hatred.
Siyah insanlara karşı hâlâ ciddi bir ırkçı nefret vardır.
- There is still serious racial hatred against black people.
Tom kin ve nefretle Mary'ye baktı.
- Tom glared at Mary with hatred and disgust.
Barış, aşk ve bilgeliktir - bu cennet. Savaş kin ve ahmaklıktır - bu cehennem.
- Peace is love and wisdom – it's heaven. War is hatred and folly – it's hell.
O zaman aramızda düşmanlık vardı.
- There was hatred between us then.