Kimse benim ülkemden nefret etmek istemez.
- Nobody wants to hate my country.
Hiç kimse ülkemden nefret etmek istemedi.
- Nobody wanted to hate my country.
Jack Dorsey benden nefret ediyor.
- Jack Dorsey hates me.
O, kocasından nefret etti.
- She hated her husband.
Fred benden nefret ettiğini söyleyecek kadar uzağa gitti.
- Fred went so far as to say that he had hated me.
O, kocasından nefret etti.
- She hated her husband.
Sen gerçekten nefret dolusun!
- You're really hateful!
Saygısız, saldırgan ve nefret dolu cümleler yazmaktan kaçınmamız gerekir.
- We should avoid writing sentences that are disrespectful, offensive or hateful.
Tom'un Mary hakkında böylesine iğrenç şeyler söylediğine inanamıyorum.
- I can't believe that Tom said such hateful things about Mary.
Tom Mary'nin operadan ne kadar nefret ettiğini bildiğini düşündü.
- Tom thought Mary knew how much he hated opera.
O, ona bir kazak satın aldı, ama o renginden nefret etti.
- She bought him a sweater, but he hated the color.
Saygısız, saldırgan ve nefret dolu cümleler yazmaktan kaçınmamız gerekir.
- We should avoid writing sentences that are disrespectful, offensive or hateful.
Sen gerçekten nefret dolusun!
- You're really hateful!
He gave me a look filled with pure hate.
One of my pet hates is traffic wardens.
She caught him seeing another woman, and now she hates his guts.
He told his mother, I hate you for giving him $10 when he didn't work for it and I had to!.
... with better arguments for why we hate performance enhancing ...
... Or I hate my job. ...