hatâ

listen to the pronunciation of hatâ
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) Kuzey Çin
Yanlış, yanlışlık, yanılgı
Suç, günah, kusur
İstemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, yanılma, yanılgı
Yanlış, yanlışlık, yanılgı. İstemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, yanılma, yanılgı: "Ağzını topla, dedim, ama hatamı anladım."- B. Felek
(Osmanlı Dönemi) kusur
HATA ENDER HATA
(Osmanlı Dönemi) Kusur içinde kusur. Hatâ içinde hata
HATA SAVAB CETVELİ
(Osmanlı Dönemi) Basılmış bir kitabın mürettib yanlışlarını göstermek için sonuna ilâve edilen cetvel. Hatâ: Yanlış; savab: Doğru demektir
HATA'
(Osmanlı Dönemi) Saçak bükmek
hata ender hata
(Osmanlı Dönemi) hata içinde hâta
hata vuruşu
Ceza atışı
HABT U HATA
(Osmanlı Dönemi) Düzensizlik, yanlış, hata
Hatalar
(Osmanlı Dönemi) ZELLAT
MADDİ HATA
(Hukuk) Maddi veya hukuki bir olayın olup olmadığında veya koşul veya niteliklerinde yanılma; hukuki yanılma karşılığı
Finnisch - Türkisch

Definition von hatâ im Finnisch Türkisch wörterbuch

Hätä
üzüntü veren
hätä
distres
hätä
sıkıntı
Kurdisch - Türkisch

Definition von hatâ im Kurdisch Türkisch wörterbuch

hata îro
bugüne kadar
Türkisch - Englisch
fault

Everybody's fault is nobody's fault. - Herkesin hatası, kimsenin hatası değildir.

By other's faults wise men correct their own. - Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.

mistake

He broke his promise, which was a big mistake. - Büyük bir hataydı ki, o caydı.

Don't be afraid to make mistakes when speaking English. - İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.

error

When did the error occur? - Hata ne zaman meydana geldi?

At last, he realized his error. - En sonunda hatasını anladı.

lapse
flaw

Are you suggesting it's a design flaw? - Tasarım hatası olduğunu mu ima ediyorsun?

This plan has no flaws. - Bu planın hatası yok.

defect

Why have you not inquired about the cause of the defect? - Neden hatanın nedenini sormadın?

blemish
demerit
(Bilgisayar) faults

By other's faults wise men correct their own. - Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.

You always excuse your faults by blaming others. - Diğerleri suçlayarak her zaman hatalarını mazur görüyorsun.

stumble
misstate
vitium
slipup
(Askeri) shortcoming
(Bilgisayar) err

Does the error occur regularly or sporadically? Is the error reproducible? - Hata düzenli olarak mı yoksa ara sıra mı meydana geliyor? Hata yeniden üretilebilir mi?

When did the error occur? - Hata ne zaman meydana geldi?

oversight
mistaking

Mistaking cadenza with decadence would be a great mistake. - Kadenzi dekadenzle yapmak büyük hata olurdu.

faux pas
glitch
(Bilgisayar) fail

You are to blame for the failure. - Hata için sen suçlanacaksın.

He blames his failure on bad luck. - Hatası için kötü şansını suçluyor.

mistake, error, failing, fault, defect
falsity
goof

You need to stop goofing around. - Etrafta hata yapmayı bırakmalısın.

wrongfulness
baulk
slip up
trip

Be careful not to trip. - Hata yapmamak için dikkatli ol.

He always tries to trip people up. - O her zaman insanların hatasını yakalar.

slip
balk
fluff
failing

Human beings often lack insight into their own faults and failings. - İnsanoğlu çoğunlukla kendi hatalarına ve başarısızlıklarına karşı iç görüden yoksundur.

imperfection
fault, defect, flaw
false step
mistake, error, fault
inaccuracy
delinquency
wrong

It's very big of you to admit you're wrong. - Hatalı olduğunuzu kabul ettiğiniz için çok büyüksünüz.

I'm afraid I have addressed the parcel wrongly. - Korkarım ki koliyi hatalı şekilde adresledim.

innaccuraccy
floater
gaffe
blooper
{i} blunder
boo boo
impropriety
bug

This annoying bug has finally been fixed. - Bu can sıkıcı hata nihayet düzeltildi.

We are working to fix this bug. - Bu hatayı düzeltmeye çalışıyoruz.

boner
failure

Tom always tries to blame someone else for his failures. - Tom hataları için her zaman başka birini suçlamaya çalışır.

He is to blame for the failure. - Hata için o suçlanacak.

malfunctioning
bloomer
booboo
inaccurate

The budget appears to be inaccurate and unrealistic. - Bütçe hatalı ve gerçek dışı görünüyor.

misprision
fallacy
lapsus
aberration
delinquent

What shall we do with this delinquent girl? - Bu hatalı kızla ne yapacağız?

corrigendum
erratum
clinker
hata yapmak
err

To err is human, but to persist in error is diabolical. - Hata yapmak insana mahsustur ama hatada ısrar etmek şeytanidir.

To err is to be human. - Hata yapmak insan olmaktır.

hata yapmak
stumble
hata ayıklayıcı
debugger
hata düzeltme
(Bilgisayar) debugging in computer science
hata düzeltme
(Bilgisayar) debug
hata düzeltme
(Bilgisayar) error handling
hata düzeltme kodu
(Bilgisayar) error correction code
hata düzeltme kodu
error-correcting code
hata düzeltme programı
(Bilgisayar) debugger
hata yapmak
nod
hata analizi
fault analysis
hata düzeltme
error correction
hata mesajı
error message
hata yapma
making mistakes
hata ayıklamak
to debug
hata belirleme programı
fault-location program
hata bulma
error detection, checkout
hata bulma kodu
error-detecting code
hata bulma yordamı
error detection routine
hata bulmak
a) to find fault (with) b) to debug
hata bulucu
debugger, diagnotor
hata deneyi
diagnostic test, diagnostic check
hata dosyası
error file
hata düzeltme kodları
(Bilgisayar) error-correcting codes
hata düzeltme kuralı
error-correction rule
hata düzeltme program
(Bilgisayar) abend recovery program
hata düzeltme yordamı
error-correction routine
hata düzeltmek
correct a mistake
hata emniyeti
fail safety
hata etmek
to make a mistake, to go wrong, to err
hata etmek
be wrong
hata etmek/işlemek
to err, make a mistake, be wrong
hata etmez
inerrable
hata fonksiyonu
error function
hata güvenliği
fail safety
hata içermek
contain error
hata işlemek
to commit an error, to make a mistake
hata kabul etmez
watertight
hata karakteri
error character
hata kodu
error code
hata kütüğü
error file
hata listesi
error list
hata menzili
error range
hata oranı
error rate
hata oranı
error rate, failure rate
hata patlaması
error burst
hata payı
tolerance
hata raporu
error report
hata sınırı
error limit
hata tespit alt sistemi
(Askeri) fault detection subsystem
hata tespit sistemi
(Askeri) fault detection system
hata tespit tecridi
(Askeri) fault detection isolation
hata yakalamak
to debug
hata yapmak
stumble into
hata yapmak
stumble in
hata yapmak
lapse
hata yapmak
trip
hata yapmak
goof
hata yapmak
slip
hata yapmak
make mistake

Allow yourself to make mistakes. - Hata yapmak için kendine izin ver.

Tom doesn't like to make mistakes. - Tom hata yapmaktan hoşlanmaz.

hata yapmak
(hesap vb.) go astray
hata yapmak
slip up
hata yapmak
do wrong
hata yapmak
to make a mistake

When you're in a hurry, it's easy to make a mistake. - Acele ettiğinde, hata yapmak kolaydır.

hata yapmaz
inerrant
hata yapmaz
unerring
hata yordamı
error routine
hata yüzdesi
error percentage
hata yüzünden hükümsüz kalan yargılama
mistrial
hata şeridi
error tape
belirsiz hata
(Askeri) indeterminate error
belli hata
(Askeri) determinate error
bilinmeyen hata
(Bilgisayar) unknown error
birinci hata
(Bilgisayar) first failure
bit hata oranı
(Bilgisayar) bit error rate
deneysel hata
(Pisikoloji, Ruhbilim) experimental error
dengeli hata
(Bilgisayar) balanced error
genel hata
(Bilgisayar) general error
genel hata
(Bilgisayar) general failure
geçici hata
soft error
iç hata
(Ticaret) internal failure
iç hata
(Bilgisayar) internal error
kritik hata
(Bilgisayar) critical error
mesleki hata davası
(Kanun) malpractice suit
nispi hata
(Askeri,Matematik) relative error
ortalama hata
(Askeri,Teknik) mean error
rastgele hata
(Bilgisayar,Gıda,Ticaret) random error
sorun hata
(Bilgisayar) error
toplam hata
(Bilgisayar) total errors
yüksek hata
(Bilgisayar) high err
hatalar
Errors

I got Mary to correct the errors in my composition. - Mary'ye kompozisyonumdaki hataları düzelttirdim.

Tom was unaware of some errors he had made when translating an important document for his boss. - Tom patronu için önemli bir belgeyi çevirirken, bazı hatalar yaptığının farkında değildi.

hatalar
mistakes

Don't be afraid of making mistakes. - Hatalar yapmaktan korkmayın.

Tom worries about making mistakes at work. - Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.

hatalar
bugs

All bugs should be fixed today before we leave. - Bugün biz ayrılmadan önce tüm hataların onarılması gerekir.

I didn't know that websites could have bugs. - Web sitelerinin hataları olabileceğini bilmiyordum.

sıfır hata
Zero error
adli hata
miscarriage of justice
adli hata
judicial error
adli hata
legal error
adli hata
lapse of justice
anlamsal hata
semantic error
aptalca hata
bull
aptalca hata
boob
aptalca hata
boo boo
arızi hata
accidental error
aygıta yönelik hata
(Bilgisayar,Teknik) device oriented error
beklenmeyen hata
(Bilgisayar,Teknik) graunch
bir hata olmalı
There must be a mistake
birinci tip hata
(Ticaret) type i error
birinci tür hata
(Bilgisayar) error of first kind
bit hata olasılığı
(Bilgisayar) bit error probability
bit hata oranı
(Askeri) bit error ratio
ciddi hata
capital error
dalgınlıkla yapılan hata
miscue
dengeleyici hata
(Ticaret) compensating error
dengesiz hata
unbalanced error
deniz nakliyesini geliştirme programı; muhabere giriş paneli; olası küresel hata
(Askeri) sealift enhancement program; signal entrance panel; spherical error probable
derleyici hata bulucuları
(Bilgisayar,Teknik) compiler diagnostics
devingen hata
(Gıda) dynamic error
dilde yapılan aptalca veya komik hata
Irish bull
direkt hata
(Spor) direct fault
duruk hata
static error
edilgen hata belirleme
(Bilgisayar,Teknik) passive fault detection
elektronik harp; hata kontrolü; Avrupa Birliği
(Askeri) electronic combat; error control; European Community
faturada bir hata mı var
Isn't there a mistake in the bill
geçici hata
transient error
gizli hata
(Ticaret) latent fault
hatalar
corrigenda
herkes hata yapabilir
homer sometimes nods
hukuki hata
(Kanun) legal mistake
hukuki hata
judicial error
ihmal yüzünden hata
(Kanun) mistake due to negligence
ikinci hata
second failure
ikinci hata
second error
ikinci hata
second mistake
ileri hata düzeltme
(Askeri) forward error correction
izleyici hata
(Bilgisayar) tracer error
jeolojik hata
geological fault
kablo giriş paneli; dairevi hata ihtimali; Orta Avrupa Boru Hattı
(Askeri) cable entrance panel; circular error probable
kalıcı hata
permanent error
kalıtımsal hata
inherited error
komik hata
howler
korkarım hata yapıyorsunuz
I'm afraid you're mistaken
korkunç bir hata
an egregious mistake
kronolojik hata
parachronism
kronolojik hata
anachronism

Shakespeare's plays are full of anachronisms. - Shakespeare'in oyunları kronolojik hatalarla doludur.

kılına hata gelmemek
not to receive so much as a scratch, not to be injured at all
lazer göz koruma; doğrusal hata ihtimalli
(Askeri) laser eye protection; linear error probable
muhtemel dikey hata
(Askeri) vertical probable error
nitelik hata bulucuları
(Bilgisayar,Teknik) quality diagnostics
onarılmaz hata
irrecoverable error
ortalama hata
average error
oyunda hata
(tenis) foot fault
paket biçiminde hata
(Bilgisayar) error in packet format
palet kaydedilirken hata
(Bilgisayar) error saving palette
robot hata
(Bilgisayar) robotz error
sabit hata
constant error
sahte hata
false error
salt hata
(Bilgisayar) absolute error
simgesel hata bulma
(Bilgisayar,Teknik) symbolic debugging
sistemli hata
systematic error
standart hata
(Ticaret) standard errot
Schwedisch - Englisch
hating
abominate
Finnisch - Englisch

Definition von hatâ im Finnisch Englisch wörterbuch

hätä
destitution
hätä
distress
hatâ
Favoriten