Cancer patients often have to deal with debilitating bouts of nausea.
- Kanser hastaları sıklıkla bulantı nöbetlerini azaltmakla uğraşmak zorundadır.
Some doctors say something to please their patients.
- Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.
He intends to devote his life to curing the sick in India.
- O, hayatını Hindistan'daki hastaları tedavi etmeye adamak istiyor.
Make sure that the sick are properly cared for.
- Hastalara uygun şekilde bakıldığından emin ol.
Too much drinking will make you sick.
- Çok fazla içmek seni hasta edecek.
The girl appeared sick.
- Kız hasta görünüyordu.
Dr. Bell treated the patient.
- Dr. Bell hastayı tedavi etti.
Five patients were in the waiting room.
- Bekleme salonunda beş hasta vardı.
He has been confined to his bed with illness.
- Hastalığından dolayı yatağına hapsedildi.
He could not go on the hike because he was ill.
- O, hasta olduğu için yürüyüşe gidemedi.
The ailing aunt let out a sigh.
- Hasta teyze iç çekti.
Do I look like an invalid?
- Hasta gibi mi görünüyorum?
He didn't want to take today's test, so he made believe that he was sick, and didn't go to school.
- O bugünkü sınava girmek istemedi, bu yüzden hasta olduğuna inandırdı, ve okula gitmedi.
Can a case be made for late-term abortions?
- Bir hasta geç dönem kürtaj yapılabilir mi?
I was crazy about that boy.
- Ben o delikanlıya hastaydım.
The patient lost his patience.
- Hasta sabrını kaybetti.
One of the hunters was shot and had to be taken to hospital, where he is now making a speedy recovery.
- Avcılardan biri vuruldu ve hastaneye götürülmek zorunda kaldı ve şimdi hızlı bir iyileşme gösteriyor.
A healthy person is a poorly examined sick person.
- Sağlıklı bir kişi kötü muayene edilmiş hasta bir kişidir.
It's not a nuthouse, it's a psychiatric hospital.
- Bu bir akıl hastanesi değil, bu bir psikiyatri hastanesi.
Why did they put Tom in a nuthouse?
- Neden Tom'u bir akıl hastanesine koydular?
You should take her illness into consideration.
- Onun hastalığına dikkat etmelisin.
Tom was admitted into the hospital.
- Tom hastaneye kabul edildi.
He looks like a sick person.
- O hasta bir kişi gibi görünüyor.
You're a very sick person.
- Çok hasta bir insansın.
The dog seems to have been sick.
- Köpek hasta gibi görünüyor.
The girl appeared sick.
- Kız hasta görünüyordu.
Take this medicine in case you get sick.
- Hastalanırsan bu ilacı al.
Can a case be made for late-term abortions?
- Bir hasta geç dönem kürtaj yapılabilir mi?
He came to school even though he was unwell.
- O, hasta olmasına rağmen okula geldi.
My mother is sick with a bad cold.
- Annem kötü bir soğuk algınlığından dolayı hasta.
The hospital food wasn't as bad as I expected it to be.
- Hastane yemeği olmasını beklediğimiz kadar kötü değil.
The sickness has weakened your organism.
- Hastalık, organizmanızı zayıf düşürdü.
They said he had a weak form of smallpox.
- Onun çiçek hastalığının zayıf evresini geçirdiğini söylediler.
He hasta visit the doctor.