harikasın

listen to the pronunciation of harikasın
Türkisch - Englisch
you are the best
harika
{s} marvelous

I thought it was marvelous. - Onun harika olduğunu düşündüm.

In the Picasso Museum in Paris, there are marvelous paintings and drawings! - Paris'teki Picasso Müzesinde harika tablolar ve resimler var.

harika
{i} wonder

I know Andrina doesn't take things seriously, but she is a wonderful friend. - Andrina'nın işleri ciddiye almadığını bilirim ama kendisi harika bir arkadaş.

I've never seen such a wonderful sunset. - Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.

harika
wonderful

Have you seen such a wonderful movie before? - Daha önce böyle harika bir film izlediniz mi?

I know Andrina doesn't take things seriously, but she is a wonderful friend. - Andrina'nın işleri ciddiye almadığını bilirim ama kendisi harika bir arkadaş.

harika
fantastic

We saw Mac make a fantastic shot. - Mac'in harika bir vuruş yaptığını gördük

Everyone crowded around the fantastic dancer. - Herkes harika dansçının etrafına toplandı.

harika
(Argo) awesome
harika
neat
harika
{s} gorgeous

You look absolutely gorgeous. - Kesinlikle harika görünüyorsun.

What a gorgeous coat you're wearing! - Ne harika bir ceket giyiyorsun!

harika
{s} fabulous

I hope you're having a fabulous day and we need to celebrate our birthdays together soon! - Harika bir gün yaşadığınızı umuyorum ve yakında birlikte doğum günlerimizi kutlamamız gerekiyor!

We spent a fabulous day in the woods. - Ormanda harika bir gün geçirdik.

harika
{s} cool

The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors. - Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.

I thought it was cool. - Onun harika olduğunu düşündüm.

harika
beautiful

Love is wonderful and beautiful. - Aşk harika ve güzeldir.

The beautiful color of the sky soon faded away. - Gökyüzünün harika rengi az sonra yok oldu.

harika
that's great
harika
old

How wonderful were the good old days. - Eski güzel günler ne kadar harikaydı.

When I was 10 years old, I thought that when I would be 16, my life would be cool. - On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.

harika
great

The food was great in Italy. - İtalya'da yemekler harikaydı.

You are a really good secretary. If you didn't take care of everything, I couldn't do anything. You are just great. - Sen gerçekten iyi bir sekretersin. Her şeyle ilgilenmemiş olsaydın , ben hiçbir şey yapamazdım. Sen harikasın.

harika
{s} splendid

Tom did a splendid job. - Tom harika bir iş yaptı.

harika
{s} wizard
harika
(Argo) beauty
harika
incredible

You did an incredible job. - Harika bir iş yaptın.

harika
perfect
harika
wonder, miracle; wonderful, fantastic, great, superb, marvellous, beautiful, dreamy, smashing, lovely, tremendous, terrific, gorgeous, sensational, fabulous, heavenly, divine
harika
groovy
harika
{s} wicked
harika
{i} miracle

For children, this world is full of wonders and miracles. - Çocuklar için, bu dünya harikalar ve mucizelerle doludur.

harika
{s} swell
harika
smart
harika
(deyim) take the cake
harika
that's cool
harika
(Argo) bad
harika
(Argo) bonzer
harika
questioning
harika
magnificent
harika
(Argo) corker
harika
(Argo) mickey mouse
harika
breathtaking
harika
dreamy
harika
superb

You've done a superb job. - Harika bir iş yaptın.

harika
(Argo) badder
harika
tremendous
harika
(Argo) grouse
harika
goodie
harika
(Argo) ripper
harika
(Konuşma Dili) top hole
harika
it is incredible
harika
far-out
harika
marvel

I love living in this marvellous town. - Bu kadar harika bir kentte yaşamayı seviyorum.

I thought it was marvelous. - Onun harika olduğunu düşündüm.

harika
(Argo) pretty spiffy
harika
(Argo) kickass
harika
(Konuşma Dili) bang up
harika
(Argo) spiffy
harika
top-flight
harika
dandy
harika
masterpiece
harika
portent
harika
yummy
harika
prodigy

Tom is a child prodigy. - Tom harika bir çocuk.

harika
sensational
harika
prodigious
harika
lovely
harika
smashing
harika
exquisite
harika
brilliant
harika
terrific

Oh, Mary, you look terrific! - Ah, Mary, harika görünüyorsun!

harika
heavenly
harika
sounds great

This all sounds great. - Bunun hepsi harika görünüyor.

harika
super duper
harika
marvell
Harika
(isim) Wonder, miracle; fire
harika
scrumptious
harika
immense
harika
phenomenal

I really do feel phenomenal now. - Şu an gerçekten harika hissediyorum.

harika
in the groove
harika
corking
harika
wonder, marvel, miracle
harika
yum yum
harika
fantastical
harika
divine
harika
far out
harika
no mean
harika
whizz
harika
ripping
harika
wonderful, marvelous, fantastic
harika
keen
harika
marvellous

It's marvellous to listen to a learned person. - Bilgili bir kişiyi dinlemek harika.

I don't know what it was, but it was marvellous! - Onun ne olduğunu bilmiyordum ama harikaydı!

harika
phenomenon
harika
jolly good
harika
bully
harika
wonderful, marvelous, miraculous, extraordinary
harika
{s} wondrous

The human brain is a wondrous thing. It works until the moment you stand up to make a speech. - İnsan beyni harika bir şeydir. Konuşmak için sen ayakta kalana kadar çalışır.

harika
stunning
harika
smasher
harika
rare
harika
superduper
harika
wonderment
harika
humdinger
Türkisch - Türkisch

Definition von harikasın im Türkisch Türkisch wörterbuch

HARÎKA
(Osmanlı Dönemi) Acı, sızı
HARÎKA
(Osmanlı Dönemi) Bulâmaç. Yulaf lâpası
HÂRİKA
(Osmanlı Dönemi) İmkânların üstünde olan şey, hayret uyandıran, hayranlık vren. Büyük ve görülmedik eser. Görülmedik derecede kıymetli
harika
Yaradılışın ve imkânların üstünde nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran (şey). Çok büyük bir hayranlık uyandıran, eksiksiz, kusursuz, tam, mükemmel: "Harika fikir doğrusu, kim akıl ettiyse iyi akıl etmiş."- A. İlhan
harika
Yaradılışın ve imkânların üstünde nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran (şey)
harika
Hayranlık uyandıran
harika
Çok büyük bir hayranlık uyandıran, eksiksiz, kusursuz, tam, mükemmel
hârika
(Osmanlı Dönemi) imkânların üstünde olan şey, hayret uyandıran, büyük ve görülmedik eser, görülmedik derecede kıymetli
harikasın
Favoriten