You've done a marvelous thing.
- Harika bir şey yaptın.
I had a marvelous time.
- Harika bir zaman geçirdim.
The pyramids of Egypt are one of the seven wonders of the world.
- Mısır piramitleri dünyanın yedi harikasından biridir.
The washing machine is a wonderful invention.
- Çamaşır makinesi harika bir icattır.
I've never seen such a wonderful sunset.
- Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
The washing machine is a wonderful invention.
- Çamaşır makinesi harika bir icattır.
Tom is a fantastic singer.
- Tom harika bir şarkıcı.
We saw Mac make a fantastic shot.
- Mac'in harika bir vuruş yaptığını gördük
You look absolutely gorgeous.
- Kesinlikle harika görünüyorsun.
What a gorgeous coat you're wearing!
- Ne harika bir ceket giyiyorsun!
We spent a fabulous day in the woods.
- Ormanda harika bir gün geçirdik.
I hope you're having a fabulous day and we need to celebrate our birthdays together soon!
- Harika bir gün yaşadığınızı umuyorum ve yakında birlikte doğum günlerimizi kutlamamız gerekiyor!
I thought it looked cool.
- Onun harika göründüğünü düşündüm.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
This caterpillar will become a beautiful butterfly.
- Bu tırtıl harika bir kelebek olacak.
Isn't it a beautiful day for a picnic?
- Piknik için harika bir gün, değil mi?
How wonderful were the good old days.
- Eski güzel günler ne kadar harikaydı.
When I was 10 years old, I thought that when I would be 16, my life would be cool.
- On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.
You are a really good secretary. If you didn't take care of everything, I couldn't do anything. You are just great.
- Sen gerçekten iyi bir sekretersin. Her şeyle ilgilenmemiş olsaydın , ben hiçbir şey yapamazdım. Sen harikasın.
I finally came up with a great idea.
- Sonunda harika bir çözüm buldum.
Tom did a splendid job.
- Tom harika bir iş yaptı.
You did an incredible job.
- Harika bir iş yaptın.
For children, this world is full of wonders and miracles.
- Çocuklar için, bu dünya harikalar ve mucizelerle doludur.
You've done a superb job.
- Harika bir iş yaptın.
I love living in this marvellous town.
- Bu kadar harika bir kentte yaşamayı seviyorum.
In the Picasso Museum in Paris, there are marvelous paintings and drawings!
- Paris'teki Picasso Müzesinde harika tablolar ve resimler var.
Tom is a child prodigy.
- Tom harika bir çocuk.
Oh, Mary, you look terrific!
- Ah, Mary, harika görünüyorsun!
This all sounds great.
- Bunun hepsi harika görünüyor.