Bu ülkede petrol sınırlıdır.
- Oil is scarce in this country.
Yiyecek çok sınırlıysa, öyleyse neden Gandhi henüz ölmedi?
- If food is so scarce, then why hasn't Gandhi died yet?
Yağmur bu ülkede seyrektir.
- Rain is scarce in this country.
Tom hemen hemen hiç egzersiz yapmaz.
- Tom scarcely ever gets any exercise.
Tom güçlükle nefes alabildi.
- Tom could scarcely breathe.
O adını güçlükle yazabiliyor.
- He can scarcely write his name.
Bir gökkuşağı belirmeden önce, hemen hemen yağmur durmuştu.
- Scarcely had the rain stopped before a rainbow appeared.
Tom hemen hemen hiç egzersiz yapmaz.
- Tom scarcely ever gets any exercise.
Telefon kulübeleri burada çok az bulunur.
- Telephone booths are very scarce around here.