hard to grasp; not obvious or easily understood; barely noticeable

listen to the pronunciation of hard to grasp; not obvious or easily understood; barely noticeable
Englisch - Türkisch

Definition von hard to grasp; not obvious or easily understood; barely noticeable im Englisch Türkisch wörterbuch

subtle
güç algılanan
subtle
gizli
subtle
zeki/ince
subtle
ince bir zekayı yansıtan
subtle
{s} zeki
subtle
nükteli
subtle
kurnaz
subtle
güç farkedilen
subtle
subtlyincelikle
subtle
{s} ince

Ben konunun inceliklerini kavrayamam. - I cannot appreciate the subtleties of the subject.

İki şey arasında ince farklar var. - There are subtle differences between the two things.

subtle
(Tıp) Çok ince, seyrek (gaz veya hava)
subtle
(Tıp) Çok keskin, şiddetli (ağrı)
subtle
{s} çözümü zor
subtle
{s} meselenin ince taraflarını kavrayabilen/anlayabilen: She has a
subtle
ustaca
subtle
{s} incelikli

Biraz daha incelikli bir şeye ihtiyacımız var. - We need something a bit more subtle.

subtle
{s} tatlı
subtle
{s} hoş

Onun egzotik parfümünün hoş bir kokusu var. - Her exotic perfume has a subtle scent.

Englisch - Englisch
subtle
hard to grasp; not obvious or easily understood; barely noticeable

    Silbentrennung

    hard to grasp; not ob·vi·ous or eas·i·ly understood; bare·ly no·tice·a·ble

    Aussprache

Favoriten