Türkisch - Englisch
Definition von haram im Türkisch Englisch wörterbuch
- illicit
- forbidden by religion
- illegitimate
- ill-gotten
- forbidden by religion; ill-gotten, unlawful, wrong
- ill gotten
- illgotten
- haram etmek
- to forbid sb the use/enjoyment of
- haram etmek
- to take the pleasure out of (something) for (someone)
- haram helal ver Allahım, garip kulun yer Allahım
- (Konuşma Dili) He will make a profit from anything, with no regard for right and wrong
- haram lokma
- ill-gotten food, ill-gotten gains
- haram mal
- a thing taken by theft or deceit
- haram mal
- ill gotten gains
- haram maldan hayır gelmez
- ill gotten gains never prosper
- haram olmak
- (for the pleasure, enjoyment, etc. of something) to be ruined, spoiled, or impaired (for someone)
- haram olsun
- May you get no benefit from it
- haram para
- money illegitimately acquired, ill-gotten gains
- haram yemek
- to get something illegally or illegitimately
- harem dairesi harem, haram, hareem, harim, seraglio
- the quarters occupied by the harem
- dünyayı haram etmek
- to make life a living hell for (someone)
Relevante Übersetzungen
Englisch - Englisch
Definition von haram im Englisch Englisch wörterbuch
- forbidden unlawful
- Forbidden
- Not lawful according to Islam
- That which is against Islamic law
- Something a Muslim must not do or eat
- This category is prohibited for the Muslim to do such as stealing and lying Doing the haram counts as a bad deed and not doing it counts as a good deed
- The sacred enclave in Mecca enclosing the Ka'bah, the focal point of the hajj
- M prohibited food; the word actually refers to that which is delineated or indeed sacred
- The Holy Precinct of Mekka
- Something which is unlawful or prohibited in Islam
Türkisch - Türkisch
Definition von haram im Türkisch Türkisch wörterbuch
- (Osmanlı Dönemi) Helâl olmayan, İslâmiyetçe ve dince nehyedilen şeyler ve ameller. Allah'ın izin vermediği, men'ettiği şeyler. Helâlin zıddı olan şey
- Din kurallarına aykırı olan, dince yasak olan
- Yasak
- (Osmanlı Dönemi) dinen yapılması kesin olarak yasaklanan, helâl olmayan
- haram etmek
- O şeyden umulan yarar ve rahatı tattırmamak
- haram olmak
- Bir şeyden gereği gibi yararlanamamak
- haram para
- Yasa dışı yollardan kazanılan para
- LİGAYRİHÎ HARAM
- (Osmanlı Dönemi) Aslında helâl olup, başkasının hakkı olduğu için veya neticeleri itibarı ile haram olan şey. Meselâ cuma namazı esnasında ticaret yapmak gibi
- bir şeyi birine haram etmek
- O şeyden umulan yarar ve rahatı tattırmamak