Bu gerçek bir olaydır.
- This is an actual happening.
Hikaye hayret verici olaylarla doluydu.
- The story was full of marvelous happenings.
Ne olduğunu tam olarak bilmiyorum.
- I don't exactly know what's happening.
Ne olduğunu tam olarak biliyordum.
- I knew exactly what was happening.
Tom başka bir şey olmadığından emin olmak için etrafına baktı.
- Tom looked around to make sure nothing else was happening.
Bunun tekrar vuku bulmasının önüne nasıl geçeriz?
- How do we prevent this from happening again?
Tom bunun olmasını durdurmaya çalıştı.
- Tom tried to stop it from happening.
Sana bir şey olmasını istemiyorum.
- I don't want anything happening to you.
He is a real happening guy.
The Andy Warhol reception was a freaky happening.