Araba çocuğa çarptığında şans eseri karşılaştım.
- I happened along when the car hit the boy.
Ben senin iyi şansın hakkında mutluyum.
- I am happy about your good luck.
Tom insanın içine işleyen bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
- Tom couldn't shake the feeling that something profound was about to happen.
Tom uzun süre uzaklarda bulunduktan sonra evde olmaktan mutluydu.
- Tom was happy to be home after being away for so long.
Tesadüfen onu otobüste gördüm.
- It happened that I saw her on the bus.
Tesadüfen istasyonda öğretmenimi gördüm.
- It happened that I saw my teacher at the station.
O, meydana gelmek zorunda değildi.
- That didn't have to happen.
He at once resolved to accompany me to that island, ship aboard the same vessel, get into the same watch, the same boat, the same mess with me, in short to share my every hap; with both my hands in his, boldly dip into the Potluck of both worlds.
Later, in high school, I would take chemistry the way I took vitamin pills.
- Daha sonra, lisede, kimyayı vitamin haplarını aldığım şekilde alacaktım.
Dalida died from an overdose of sleeping pills.
- Dalida aşırı dozda uyku hapından öldü.
Adam spent 3 years in jail for drug possession.
- Adam uyuşturucu bulundurmaktan hapiste 3 yıl geçirdi.
The convicted drug dealer was willing to comply with the authorities to have his death sentence reduced to a life sentence.
- Mahkûm uyuşturucu satıcısı ölüm cezasını ömür boyu hapis cezasına düşürtmek için yetkililere boyun eğmeye istekliydi.
If I don't drink a swig of water, I can't swallow these tablets.
- Eğer bir yudum su içmezsem bu hapları yutamam.