Tom's father is in jail.
- Tom'un babası hapishanededir.
In the U.S., there are more prisoners than there is jail space for them. So the prisons are overcrowded.
- Amerika'da hapishanede mahkumlar için ayrılan yer mahkumlara yeterli değildir.Bu yüzden hapishaneler çok kalabalıktır.
I waited for you to get out of prison.
- Hapishaneden çıkmanı bekledim.
When I got out of prison, Tom helped me get back on my feet.
- Hapishaneden çıktığımda, Tom tekrar ayaklarımın üstünde durmama yardımcı oldu.
If you can't make bail, you'll have to stay in jail.
- Eğer kefalet ödeyemezsen hapishanede kalmak zorunda kalacaksın.
You can cage the singer but not the song.
- Şarkıcıyı hapishaneye koyabilirsin, ama şarkıyı değil.
You can cage the singer but not the song.
- Şarkıcıyı hapishaneye koyabilirsin, ama şarkıyı değil.
Tom was sent to a state penitentiary.
- Tom bir eyalet hapishanesine gönderildi.
Dan was given a ten-year sentence at a state penitentiary.
- Dan'e eyalet hapishanesinde on yıl hapis cezası verildi.
Tom escaped from a state penitentiary.
- Tom bir eyalet hapishanesinden kaçtı.
Tom was sent to a state penitentiary.
- Tom bir eyalet hapishanesine gönderildi.
You were a warden in a prison for ten years.
- Sen bir hapishanede on yıl boyunca gardiyandın.
You were a prison warden for ten years.
- On yıldır bir hapishane gardiyanıydın.
I was a prison warden for ten years.
- On yıldır hapishane müdürüydüm.
Tom was a prison warden for three years.
- Tom üç yıldır bir hapishane müdürüydü.
Tom is a prison guard.
- Tom bir hapishane gardiyanı.
You were a prison guard for ten years.
- Sen on yıldır bir hapishane gardiyanıydın.
Dan was a serial killer on the loose.
- Dan hapishane kaçağı bir seri katildi.
Throw him in the brig.
- Onu askeri hapishaneye atın.