Tom's father is in jail.
- Tom'un babası hapishanededir.
In the U.S., there are more prisoners than there is jail space for them. So the prisons are overcrowded.
- Amerika'da hapishanede mahkumlar için ayrılan yer mahkumlara yeterli değildir.Bu yüzden hapishaneler çok kalabalıktır.
Tom learnt that he was the only convict sentenced to life imprisonment in that prison.
- Tom o hapishanede ömür boyu hapse mahkum tek hükümlü olduğunu öğrendi.
Three were sentenced to life imprisonment.
- Üçü ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
It surprises most people to find out that the prison warden is a woman.
- Hapishane gardiyanının bir kadın olduğunu görmek çoğu insanı şaşırtır.
I waited for you to get out of prison.
- Hapishaneden çıkmanı bekledim.
A prisoner escaped from the prison.
- Mahkûm hapisten kaçtı.
Tom was taken prisoner.
- Tom hapishaneye götürüldü.
Mary was wrongly imprisoned for nearly 10 years.
- Mary neredeyse 10 yıl haksız yere hapis cezasına çarptırılmıştı.
Tom was imprisoned for life at a state penitentiary.
- Tom'a bir devlet cezaevinde ömür boyu hapis cezası verildi.
He was in prison on a charge of robbery.
- Soygun suçlamasıyla hapisteydi.
Tom was charged with first degree assault and sentenced to 15 years in prison.
- Tom birinci derecen saldırı ile suçlandı ve 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Confinement can drive you insane.
- Hapis birini çıldırtabilir.
The man was given a life sentence.
- Adama ömür boyu hapis cezası verildi.
Three were sentenced to life in prison.
- Üçü hapishanede ömür boyu hapse mahkûm edildi.
Tom has been sentenced to three consecutive life sentences.
- Tom üç müebbet hapis cezasına mahkum edildi.
Tom is serving a life sentence in prison.
- Tom cezaevinde müebbet hapis cezasını çekiyor.
The man was given a life sentence.
- Adama ömür boyu hapis cezası verildi.
Tom is currently serving two life sentences for a series of murders.
- Tom bir dizi cinayetten dolayı iki ömür boyu hapis cezası çekiyor.