handle, take care of; do business with, trade with

listen to the pronunciation of handle, take care of; do business with, trade with
Englisch - Türkisch

Definition von handle, take care of; do business with, trade with im Englisch Türkisch wörterbuch

deal with
ile ilgilenmek
deal with
uğraşmak

Kanser hastaları sıklıkla bulantı nöbetlerini azaltmakla uğraşmak zorundadır. - Cancer patients often have to deal with debilitating bouts of nausea.

Şu an bu sorunla uğraşmak istemiyorum. - I don't want to deal with this problem now.

deal with
(Politika, Siyaset) ele almak
deal with
(Politika, Siyaset) ilgilenmek

Onunla ilgilenmek zorunda kalacaksın. - You're going to have to deal with that.

Bu tür sorunla ilgilenmek için eğitildim. - I've been trained to deal with this kind of problem.

deal with
üstesinden gelmek

Durumun üstesinden gelmek gittikçe zorlaşıyordu. - The situation was getting difficult to deal with.

deal with
halletmek

Bunu halletmek için hazır olmadığını biliyorum. - I know you're not ready to deal with this.

Halletmek zorunda olduğum işlerim vardı. - I had things I had to deal with.

deal with
uğraş

Onun patronu ile uğraşmak zordur. - Her boss is hard to deal with.

Böyle bir sorun ile uğraşmak zordur. - Such a problem is hard to deal with.

deal with
iş yapmak
deal with
-i idare etmek
deal with
-in üstesinden gelmek, -in hakkından gelmek
deal with
-in müşterisi olmak, ile alışveriş etmek
deal with
-e değinmek, -den bahsetmek
deal with
(deyim) [kd] cezalandirmak. deal with sth
deal with
(deyim) incelemek,ilgilenmek
deal with
(deyim) deal with someone
deal with
-in müşterisi olmak
Englisch - Englisch
{f} deal with
handle, take care of; do business with, trade with
Favoriten