We all felt embarrassed to sing a song in public.
- Hepimiz halkın önünde bir şarkı söylemeye utandık.
Let's keep public places clean.
- Halka açık yerleri temiz tutalım.
In the 1960s, folk music was very popular.
- 1960'larda halk müziği çok popülerdi.
My older brother started to take interest in Japanese folk songs when he was around 12 years old.
- Benim abim yaklaşık 12 yaşındayken Japon halk şarkılarına ilgi duymaya başladı.
People of Almaty, let us create a child-friendly city!
- Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!
Although the life of Chinese people is getting better and better now, there is still room for improvement.
- Çin halkının yaşamı şimdi gittikçe iyileşmesine rağmen, gelişme için hâlâ bir neden vardır.
Tom's death shocked the community.
- Tom'un ölümü halkı şok etti.
Classes at the community center are free.
- Halkevindeki sınıflar ücretsiz.
Die Lorelei is a popular German folk song.
- Lorelei bir popüler Alman halk şarkısıdır.
He won by a small number of popular votes.
- Az sayıda halk oyu kazandı.
The local population helps fight forest fires.
- Yerel halk, orman yangınlarıyla mücadeleye yardımcı olur.
That island's population lives on fishing.
- O adadaki halk geçimini balıkçılıkla sağlıyor.
The people of this country have become disillusioned with the political establishment.
- Bu ülkenin halkı siyasi yönetimden hayalkırıklığına uğradı.
In my country, our people don't like others who are cleverer than them.
- Benim ülkemde halkımız kendilerinden daha akıllı olanları sevmezler.
I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one.
- Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım.
The mayor addressed the general public.
- Belediye başkanı halka hitap etti.
Many Pacific peoples immigrate to New Zealand, the home of the Polynesian Maoris.
- Birçok Pasifik halkları, Polinezya Maorilerin vatanı Yeni Zelanda'ya göç ederler.
Many peoples live in Asia.
- Birçok halklar Asya'da yaşar.
I'm sure your folks miss you.
- Eminim ki halkın seni özlüyordur.
Folks are pulling together.
- Halk birlik içinde çalışır.
The mayor addressed the general public.
- Belediye başkanı halka hitap etti.
The British people in general are extremely fond of their pets.
- İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
The first lesson in democracy is to abide by the will of the people.
- Demokraside ilk ders halkın iradesine uymaktır.
Democracy is the government of the people, by the people, for the people.
- Demokrasi; halkın, halk için, halk tarafından yönetilmesidir.
The populace have never forgotten the president's generosity.
- Halk, başkanın cömertliğini hiç unutmadı.
I don't think we can trust the polls to tell us what the general populace thinks about the candidates.
- Genel halkın adaylar hakkında ne düşündüğünü anketlerin bize söylemesine güvenebileceğimizi sanmıyorum.
The president of the republic is chosen by the people.
- Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir.
The people voted in November.
- Halk Kasım ayında oy verdi.
Tom's death shocked the community.
- Tom'un ölümü halkı şok etti.
She sacrifies herself for the community.
- Halk için kendini kurban ediyor.