The woman who he thought was his aunt was a stranger.
- Halası olduğunu düşündüğü kadın bir yabancıydı.
She was named Elizabeth after her aunt.
- Elizabeth'e halasının adı verildi.
France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea.
- Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır.
Thousands of people lost their lives in the Bhopal Gas Tragedy, and even today hundreds of thousands of people still suffer from the ill-effects of the poisonous gas.
- Binlerce insan Bhopal Gaz Trajedisi'nde hayatlarını kaybetti ve bugün bile yüzlerce, hatta binlerce insan hâlâ zehirli gazın kötü etkilerinden muzdariptir.
Hello? Are you still here?
- Merhaba? Hâlâ burada mısın?
The event is still fresh in our memory.
- Olay anımızda hâlâ tazedir.
As far as I know, she has not yet married.
- Bildiğim kadarıyla, o hâlâ bekâr.
Yet Japan is still not sufficiently understood by other countries, and the Japanese, likewise, find foreigners difficult to understand.
- Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.
The girl answered: Yes, auntie, I'll eat them both.
- Kız cevap verdi: Evet halacığım ikisini yiyeceğim.
Babanın kız kardeşine hala denir.
- Babanın bacısına hala denir.