She may well refuse to speak to you because she's in a very bad mood.
- O seninle konuşmayı reddedebilir çünkü o çok kötü bir ruh hali içinde.
He was in a bad mood, which was rare for him.
- O kötü bir ruh hali içinde, bu onun için nadirdi.
Tom has a bad temper.
- Tom'un kötü bir ruh hali var.
She was in a bad temper.
- O, kötü bir ruh hali içindeydi.
This is a dangerous state of mind for a man to be in.
- Bu, içinde bulunacak bir adam için tehlikeli bir ruh halidir.
This substance is in gaseous state.
- Bu madde, gaz halindedir.
For all their serious wounds, all of them were in good spirits.
- Ciddi yaralarına rağmen onların hepsi iyi ruh hali içindeydi.
The players were in high spirits after the game.
- Oyuncular maçtan sonra çok iyi bir ruh halindeydiler.