The thing you have to know about Batman is, he's a superhero.
- Batman hakkında bilmeniz gereken şey, onun süper kahraman olmasıdır.
Don't say bad things about others.
- Diğerleri hakkında kötü şeyler söyleme.
I'd like a word with Tom concerning Mary.
- Tom ile Mary hakkında konuşmak istiyorum.
I have my own opinions concerning politics and religion.
- Siyaset ve din hakkında benim kendi görüşlerim var.
Tom overheard Mary talking about him.
- Tom Mary'nin onun hakkında konuştuklarına kulak misafiri oldu.
Let's talk over a cold beer.
- Soğuk bir bira hakkında konuşalım.
Before I get out of bed, I spend a little time thinking about what I'll be doing the rest of the day.
- Yataktan çıkmadan önce günün geriye kalanında ne yapacağım hakkında düşünerek biraz zaman harcarım.
I've been out of touch with things for several months now.
- Şimdi birkaç aydır yeni gelişmeler hakkında bilgim yok.
Tom should do something regarding this problem.
- Tom bu sorun hakkında bir şey yapmalı.
I have a question regarding your earlier comments.
- Daha önceki yorumlarınız hakkında bir sorum var.
He is very secretive in regard to his family life.
- O, aile hayatı hakkında ağzı sıkıdır.
What do you think of the new teacher?
- Yeni öğretmen hakkında ne düşünüyorsunuz?
What do you think of the original plan?
- Orijinal plan hakkında ne düşünüyorsun?
I can't agree with you with regard to the new plan.
- Yeni plan hakkında seninle aynı düşüncede değilim.
He was at a loss as to which faculty to choose.
- Hangi fakülteyi seçeceği hakkında şaşırmıştı.
I've never met anyone who knows as much about Australian history as Tom does.
- Avustralyalı tarihi hakkında Tom'un bildiği kadar çok bilen biriyle asla tanışmadım.
He is very secretive in regard to his family life.
- O, aile hayatı hakkında ağzı sıkıdır.
We always talked about a lot of things after school.
- Biz okuldan sonra her zaman birçok şey hakkında konuştuk.
Let's talk about it after school.
- Okuldan sonra onun hakkında konuşalım.
She doesn't want to talk about it.
- O, o konu hakkında konuşmak istemiyor.
No one wanted to talk about it.
- Hiç kimse bu konu hakkında konuşmak istemedi.