Türkisch - Englisch
Definition von hakkı im Türkisch Englisch wörterbuch
- organization freedom
- of right
- telif hakkı
- copyright
This story has a copyright.
-Bu hikaye bir telif hakkına sahiptir.
These and perhaps other sentences need to be removed from the corpus. They are from a copyrighted book.
-Bunlar ve belki diğer cümleler derlemeden çıkarılmalı.Onlar telif hakkı ile korunan bir kitaptan.
- yönetme hakkı
- Right to govern
- telif hakkı ücreti
- royalty
- hakkı saklı tutmak
- reserve
- hakkı yenmiş
- frustrated
- hakkı kabul etmeyen, inatçı adam
- The right not to accept, stubborn guy
- Hakkı var
- He/she is right
- hakkı için
- for the sake of, in the name of
- hakkı olmak
- have a right
- hakkı olmamak
- to have no business to do sth
- hakkı yenmek
- to be wronged
- hakkını daha sonra kullanma hakkı
- rain check
- halefiyet hakkı
- subrogation of rights
- halkların kendi geleceklerini kendilerinin saptaması hakkı
- (Hukuk) right to self-determination
- hapis hakkı
- law right of retention
- telif hakkı
- royalty
- oy hakkı
- suffrage
- atış hakkı
- try
- beylik hakkı
- (Ticaret) seignorage
- seçme hakkı
- suffrage
- telif hakkı ile korumak
- copyright
- telif hakkı ile korunan
- copyright
This was a translation of copyrighted material, so I deleted it since copyright owners have the right to control derivative works.
-Bu, telif hakkı ile korunan bir materyalin çevirisiydi, bu yüzden telif hakkı sahiplerinin türetilmiş çalışmaları kontrol etme hakkı olduğu için onu iptal ettim.
These and perhaps other sentences need to be removed from the corpus. They are from a copyrighted book.
-Bunlar ve belki diğer cümleler derlemeden çıkarılmalı.Onlar telif hakkı ile korunan bir kitaptan.
- telif hakkı saklı olan
- copyright
- tercih hakkı
- preference
- adil yargılanma hakkı
- (Kanun) right to a fair trial
- alacak hakkı alımı
- (Kanun) forfeiting
- bekleme hakkı
- option
- beylik hakkı
- (Ticaret) seniorage
- elinden almak (bir hakkı)
- take away
- fikir hakkı
- (Ticaret) copyright
- fikri mülkiyet hakkı
- (Kanun) intellectual property right
- girme hakkı
- medical treatment
- ilave barut hakkı
- (Askeri) increment
- isim hakkı kullanma
- (Ticaret) franchising
- kullanma hakkı
- (Latin) usus
- kullanma hakkı
- right of way
- kullanma hakkı
- (Ticaret) possessory right
- kullanma hakkı
- use
Only members of the club are entitled to use this room.
-Yalnızca kulüp üyeleri bu odayı kullanma hakkına sahiptir.
- kullanma hakkı
- (Ticaret) easement
- kullanma hakkı
- (Kanun) royalty
- lisans hakkı
- (Ticaret) royalty
- marka kullanım hakkı
- (Kanun) franchise agreements
- petek imla hakkı
- (Askeri) beehive shaped charge
- söz hakkı
- right to speak
- söz hakkı
- voice
- takdir hakkı
- discretionary power
- takdir hakkı
- discretion
- talep hakkı
- (Kanun) right to demand
- tasarruf hakkı
- (Ticaret) disposal
- telif hakkı
- (Kanun) author's right
- telif hakkı
- moral rights
- telif hakkı
- (Bilgisayar) copyrights
- telif hakkı bildirimi
- copyright notice
- telif hakkı koruması
- copyright protection
- temsil hakkı
- (Politika, Siyaset) right of representation
- vefa hakkı
- (Ticaret) repurchase
- veto hakkı
- (Politika, Siyaset) right of veto
- öncelik hakkı
- (Ticaret) pre-emptive right
- öncelik hakkı
- privilege
- öncelik hakkı
- preferential right
- eğitim hakkı
- The right of education
- göz hakkı
- The right eye
- her hakkı saklıdır
- All rights are reserved
- konuşmama hakkı
- The right not to talk
- kul hakkı
- human rights had
- mülkiyet hakkı vermek
- grant ownership rightsgive ownership rightsbestow ownership rights
- söz hakkı
- Hearing
- yaşam hakkı
- Right to life
- Allah hakkı için
- in God's name
- alacak hakkı olan
- (Kanun) forfaitor
- araştırma yapma hakkı
- right of search
- atama hakkı
- patronage
- babası ıngiliz olup ıngiltere'de oturma hakkı olan
- patrial
- bilekinin hakkı
- ile by one's own efforts, on one's own, by one's bootstraps
- bir hakkı devredici vazgeçme
- (Hukuk) translative renunciation
- dava hakkı
- (Kanun) right of suit
- dava hakkı
- (Ticaret) cause of action right
- dava hakkı veren neden
- cause of action
- derebeylik arazi tasarruf hakkı
- soccage
- derebeylik arazi tasarruf hakkı
- socage
- dernek kurma hakkı
- (Kanun) right to form association
- devamlı iyeliğe dayalı mülkiyet hakkı
- udal
- devletin mirasçılık hakkı
- escheat
- değirmen hakkı
- toll
- dinim hakkı için
- I swear by my faith
- direnme hakkı
- (Kanun) right to resistence
- emeklilik hakkı
- (Sigorta,Ticaret) pension right
- emeklilik hakkı
- (Politika, Siyaset) right to a pension
- emeklilik hakkı kazanmak
- (Sigorta,Ticaret) entitled to pension
- emeklilik hakkı tanınmamış
- pensionless
- erişim hakkı
- (Hukuk) right of access
- fikrini söylemeğe hakkı olmak
- have a voice in
- gemilerin zararsız geçiş hakkı
- (Hukuk) innocent passage
- genel seçim hakkı
- universal suffrage
- geçiş hakkı
- right of way
- giriş hakkı
- entrée
- girme hakkı
- (Hukuk) right of access
- golfte başlama vuruşu hakkı
- honor
- hıyar hakkı
- option
- ilave imla hakkı
- (Askeri) supplemental charge
- ilk seçme hakkı
- refusal
- iltica hakkı
- right of asylum
- intifa hakkı
- usufructary right
- intifa hakkı
- usufruct
- intifa hakkı olan
- usufructary
- intifa hakkı olan kimse
- usufructary
- irtifak hakkı
- appurtenances
- irtifak hakkı
- easement
- irtifak hakkı
- law easement, right of access, right of passage
- itiraz hakkı
- (Kanun) right of opposition
- işletme hakkı
- (Hukuk) operating right
- kullanma hakkı olan
- usufructuary
- kullanma hakkı olan kimse
- usufructary
- kullanım hakkı
- tenure
- kısıtlı hakkı sahibi
- (Kanun) limited owner
- kısıtlı yargılama hakkı
- (Kanun) limited jurisdiction
- müdafaa hakkı law the right
- to defend oneself before a court
- mürur hakkı
- law right of way, right of passage
- oy hakkı
- right to vote, franchise
- oy hakkı
- voting power
- oy hakkı
- ballot
- oy hakkı verme
- enfranchisement
- patent hakkı
- (Ticaret) patent tight
- patent hakkı
- patent right
- rehin hakkı
- (Latin) jus pignoris
- reklam hakkı
- (Ticaret) publicity right
- ret hakkı
- veto, veto power
- rücu hakkı
- fin . recourse, right of recourse
- rücu hakkı
- right of recourse
- rüçhan hakkı
- priority
- savunma hakkı kazanmak
- gain a hearing
- seçme hakkı
- right of choice
- seçme hakkı
- freedom
- seçme hakkı
- option
- susma hakkı
- (Hukuk) right of silence
- söz hakkı almak
- gain a hearing
- söz hakkı vermek
- give smb. a hearing
- sükût hakkı
- hush money
- tahsil etme hakkı
- (Ticaret) right to receive
- temlik hakkı
- (Kanun) right of alienation
- temyiz hakkı
- (Kanun) the right of appeal
- tuğra hakkı
- seigniorage
- velayet hakkı
- parental right
- yol hakkı
- right of way
- zararsız geçiş hakkı
- (Hukuk) innocent passage
- ziyaret hakkı
- (Hukuk) right of search
- zımni irtifak hakkı
- (Ticaret) implied easement
- ömür boyu mülkiyet hakkı
- life interest
- önalım hakkı
- law right of preemption
- şikâyet hakkı law right of petition
- for redress
- şufa hakkı
- pre emption
Relevante Übersetzungen
Türkisch - Türkisch
Definition von hakkı im Türkisch Türkisch wörterbuch
- bilgi edinme hakkı
- Bilgi edinme hakkı, yurttaşların ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının elinde bulunan bilgilere erişebilmesi hakkıdır. Ülkemizde bu hak ve kullanımı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ile düzenlenmiştir
- huzur hakkı
- Belli bir konuyu görüşmek için toplanan bir kurulun üyelerine ödenen para
- telif hakkı
- Telif hakkı, herhangi bir bilgi veya düşünce ürününün kullanılması ve yayılması ile ilgili hakların, yasalarla belirli kişilere verilmesidir. Kısaca, orijinal bir yaratının kopyalanmasına veya kullanılmasına izin verme hakkıdır
- vefa hakkı
- Hak sahibine, sattığı şeyin mülkiyetinin kararlaştırılan bedel karşılığında tekrar kendisine devrini, tek taraflı bir irade beyanı ile isteme yetkisi veren hak
- şufa hakkı
- (Emlak) Pre-emption right, right of pre-emption
- şufa hakkı
- (Emlak) Şufa Hakkı Tapu sicili işlemlerinde kullanılan bir terimdir. Önalım hakkı olarak da adlandırılmaktadır. Paylı (hisseli) mülkiyete konu olan taşınmazlarla ilgilidir. Herhangi bir hissedarın, hissedar olmayanlara karşı, öncelikli satın alma hakkını belirtmektedir
- MELCE HAKKI
- (Hukuk) Sığınma hakkı
- VEFA HAKKI
- (Hukuk) Hak sahibine, sattığı şeyin mülkiyetinin kararlaştırılan bedel karşılığında tekrar kendisine devrini, tek taraflı bir irade beyanı ile isteme yetkisi veren hak
- cevap hakkı
- Bir kimsenin şahsıyla ilgili basın yayın organlarında çıkan haberlere karşılık olarak ya düzeltme ya da cevap verme hakkı
- geçiş hakkı
- Geçiş üstünlüğü
- gösterme hakkı
- Sinema, tiyatro, konser gibi görsel sanatlarda telif hakkı
- göz hakkı
- Görüldüğünde imrenilebilecek yiyeceklerden, görenlere verilen pay
- iltica hakkı
- bakınız: sığınma hakkı
- intifa hakkı
- Başkasına ait bir maldan yararlanma, başkasına ait bir malı kullanma hakkı
- irtifak hakkı
- Başkasının arsa, yol, bahçe gibi taşınmaz bir malından belirli bir yolda yararlanma hakkı
- isim hakkı
- Bir ticarethanenin veya malın adını kullanma karşılığında talep edilen hak, patent hakkı
- kabotaj hakkı
- Türk kara sularında, Türkiye'deki akarsu ve göllerde gemi bulundurma, bunlarla gidiş geliş ve taşıma yapma hakkı
- makas hakkı
- Makas payı
- nimet hakkı
- Yenilen, içilen şeyler üstüne yemin sözü
- rüçhan hakkı
- Bir hakkın sıra bakımından kendinden sonra gelen hakka öncelik tanıması
- seçme hakkı
- Bir sözleşme ile belirlenen ödeme biçimi yerine bir diğerini koyabilme yetkisi, muhayyerlik, hakkıhıyar
- takdir hakkı
- Kanunun belirlediği durumlarda (gereğine, haklı sebeplere göre) yargıca tanınan değerlendirme serbestliği
- veto hakkı
- Bir olayı veya kararı kabul etmeme, reddetme hakkı
- yazar hakkı
- Yazarın eserin karşılığı olan telif ücreti veya kitap
- İBRAHİM HAKKI
- (Osmanlı Dönemi) (K.S.) : Hi: 12. asırda yaşamış büyük âlim ve mutasavvıftır. Hasankale'li olup en son Tillo'da yaşamıştır. Marifetname isimli meşhur eseri vardır
Relevante Übersetzungen
Englisch - Türkisch
Definition von hakkı im Englisch Türkisch wörterbuch
- Allahın hakkı üçtür
- (Atasözü) All good things come by in three
- dava hakkı
- (Kanun) right of action