She will be in New York for two weeks.
- O iki hafta New York'ta olacak.
The rain lasted a week.
- Yağmur bir hafta sürdü.
Jane spent a very flat weekend.
- Jane durgun bir hafta sonu geçirdi.
In most countries, with the exception of the Arab countries and Israel, Saturday and Sunday are defined as the weekend.
- Birçok ülkede, Arap ülkeleri ve İsrail hariç genellikle Cumartesi ve Pazar, hafta sonu günleri olarak ilan edilmiştir.
She is always busy on weekdays.
- Hafta içi her zaman meşguldür.
The weekdays are: Monday, Tuesday, Wednesday, Thursday, and Friday.
- Hafta içi günleri : Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe ve Cuma'dır.
The weekdays are: Monday, Tuesday, Wednesday, Thursday, and Friday.
- Hafta içi günleri : Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe ve Cuma'dır.
She is always busy on weekdays.
- Hafta içi her zaman meşguldür.
Tom has been helping out on weekdays while I'm at work.
- Ben iş yerindeyken Tom hafta içi yardım ediyordu.
We stayed in London for a fortnight.
- Londra'da iki hafta kaldık.
I was on holiday for a fortnight.
- İki haftadır tatildeydim.
I've been searching for my puppy for weeks.
- Haftalardır yavru köpeğimi arıyorum.
Tom hasn't seen Mary in weeks.
- Tom haftalarca Mary'yi görmedi.
Regardless of the amount, Brian wants the correct, entire amount by next week.
- Miktarı göz önünde bulundurmaksızın,Brian gelecek haftaya kadar doğru,tam miktar istiyor.
I have to take a make up test in English next week.
- Gelecek hafta İngilizcede bütünleme sınavına girmek zorundayım.
She has been busy since last week.
- O, geçen haftadan beri meşgul.
There were six people at the concert last week.
- Geçen hafta konserde altı kişi vardı.
Two weeks ago, I visited Disneyland for the first time.
- İki hafta önce, ilk kez Disneyland ziyaret ettim.
She will be in New York for two weeks.
- O iki hafta New York'ta olacak.
I hafta fill in my tax return.