hafiflememiş

listen to the pronunciation of hafiflememiş
Türkisch - Englisch
unrelieved
unabated
unmitigated
hafifle
alleviate

Sami took medication to alleviate pain. - Sami ağrıyı hafifletmek için ilaç aldı.

Sami's mental illness didn't alleviate his punishment. He got two consecutive life sentences. - Sami'nin akıl hastalığı onun cezasını hafifletmedi. Art arda iki ömür boyu hapis cezası aldı.

hafiflememiş
Favoriten