habitual, continual, flow

listen to the pronunciation of habitual, continual, flow
Englisch - Türkisch

Definition von habitual, continual, flow im Englisch Türkisch wörterbuch

hectic
{s} yoğun

İşte yoğun geçen birkaç günden sonra, Tom bir değişikliği iple çekiyor. - After a hectic few days at work, Tom is looking forward to a change of pace.

Önümüzde yoğun bir hafta var. - We have a hectic week ahead of us.

hectic
veremli
hectic
{s} telaşlı

Tom telaşlı bir hayat sürüyor. - Tom leads a hectic life.

Günlük yaşam, yoğun, telaşlı ve bazen ezici olabilir. - The daily life can be busy, hectic and sometimes overwhelming.

hectic
(Tıp) hektik
hectic
heyecanlı

Boston'daki o hafta oldukça heyecanlıydı. - That week in Boston was pretty hectic.

O biraz heyecanlıydı. - It was a little hectic.

hectic
hareketli

Tom'un hareketli bir programı var. - Tom has a hectic schedule.

Pazartesi günü çok hareketliydi. - Monday was so hectic.

hectic
(Tıp) Kronik iltihaplı hastalıklarda görülen intizamsız fiyevr şekli, hektik, veremli (kimse)
hectic
{s} ateşli
hectic
(Tıp) Verem nöbeti veya kızartısı
Englisch - Englisch
{a} hectic
habitual, continual, flow
Favoriten