Everybody knows the news.
- Herkes haberi biliyor.
The story about the girl was in the news.
- Kızın hakkındaki öykü, haberlerdeydi.
I have some information for Tom.
- Tom için biraz haberim var.
Electronic news media is our primary source of information.
- Elektronik haber medya temel bilgi kaynağımızdır.
I received a message from the past today.
- Bugün geçmişten bir haber aldım.
Oops, I posted the message to the wrong newsgroup.
- Hoop, mesajı yanlış haber grubuna gönderdim.
He didn't give any intimation about that.
- O bu konuda herhangi bir haber vermedi.
I wish you'd given me a little more notice.
- Keşke bana biraz daha önceden haber verseydin.
Holmes went out of the room without being noticed by anyone.
- Holmes kimseye haber vermeden odadan dışarı çıktı.
We received word of her death.
- Onun ölüm haberini aldık.
We've had no word from Brian yet.
- Brian'dan henüz bir haber almadık.
English is a means of communication.
- İngilizce bir haberleşme aracıdır.
The communication of news by TV and radio is very common now.
- TV ve radyo ile haber iletişimi artık çok yaygın.
She informed me of her departure.
- Gidişinden beni haberdar etti.
I have some information for Tom.
- Tom için biraz haberim var.
The American news is reporting that Hurricane Irene is as big as Europe, which is a bit of an exaggeration.
- Amerikan haber Irene Kasırgası'nın Avrupa kadar büyük olduğunu bildiriyor, bu biraz abartıdır.
Newspapers did not report that news.
- Gazeteler bu haberi vermedi.
Mary made a cake without her mother's knowledge.
- Mary annesinden habersiz kek yaptı.
Mary made a cake without her mother's knowledge.
- Mary annesinin haberi olmadan kek yaptı.