haberdar

listen to the pronunciation of haberdar
Türkisch - Englisch
informed

Why was I not informed? - Neden haberdar değildim?

The police informed us of the accident. - Polis kazadan bizi haberdar etti.

knowing
aware

We're already well aware of it. - Zaten ondan haberdarız.

Sami was very aware of that. - Sami ondan haberdardı.

hip
cognizant
knowing, aware of, informed
au fait
on to
cognisant
aware of

Sami was not aware of that. - Sami ondan haberdar değildi.

We have to be more aware of what's going on. - Neler olup bittiğinden daha fazla haberdar olmak zorundayız.

acquainted
alive to
informed of

Has Tom been informed of this? - Tom bundan haberdar edildi mi?

apprised of
alive
haberdar olmak
be informed
haberdar etmek
(Ticaret) advise
haberdar etmek
inform of
haberdar etmek
keep abreast of
haberdar etmek
keep posted
Haberdar olan haltetmez
(Atasözü) Forewarned is forearmed
haberdar etmek
(Hukuk) to inform

This is to inform you of my address change. Please update your mailing list. - Bu, sizi adres değişikliğimden haberdar etmek için. Lütfen posta listenizi güncelleyiniz.

haberdar etmek
keep informed
haberdar etmek
wise up
haberdar etmek
to inform sb of sth, to make sb aware of, to notify, to acquaint (sb with sth)
haberdar etmek
put smb. wise to
haberdar etmek
to inform (someone) of (something)
haberdar etmek
inform

This is to inform you of my address change. Please update your mailing list. - Bu, sizi adres değişikliğimden haberdar etmek için. Lütfen posta listenizi güncelleyiniz.

haberdar olma
awareness
haberdar olmak
become aware of smth
haberdar olmak
to hear about, to become aware of
haberdar olmak
to know about; to find out about
haberdar olmak
be on to
haberdar olmak
be aware of smth
haberdar olmak
have notice of
haberdar olmak
be hip to
haberdar olmak
inform oneself of smth
beni haberdar et
let me know
haberdar etmek
{f} apprise
haberdar olmak
know
beni haberdar et
keep me posted
haberdar etmek
inform about
haberdar etmek
inform somebody of something
haberdar etmek
inform that
haberdar olmak
be aware of
haberdar olmak
be informed about
haberdar olmak
get wind of
haberdar olmak
become aware of
haberdar etmek
notify
haberdar etmek
acquaint
haberdar olmak
hear about

I don't want to hear about all your ex-girlfriends. - Bütün eski kız arkadaşlarından haberdar olmak istemiyorum.

I want to hear about it. - Bu konudan haberdar olmak istiyorum.

haberdar olmak
keep track
haberdar etmek
keep you in the loop
haberdar etmek
put smb. in the picture
haberdar etmek
wise
haberdar olmak
understand
haberdar olmak
be in the swim
haberdar olmak
be out of the swim
seni haberdar ederim
i keep you posted
son gelişmelerden haberdar
up to the minute
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) Haberli, vâkıf, bir mes'eleden haberi olan
Haberli, bilgili
haberdar etmek
Haber vermek, bildirmek
haberdar olmak
Bilgi edinmek, haber almak
haberdar
Favoriten