hırsızlık hırsızlık

listen to the pronunciation of hırsızlık hırsızlık
Türkisch - Englisch
shoplifting
Present participle of shoplift
Action of the verb to shoplift
Shoplifting is stealing from a shop by hiding things in a bag or in your clothes. The grocer accused her of shoplifting and demanded to look in her bag. the crime of stealing things from shops, for example by hiding them in a bag or under your clothes
the act of stealing goods that are on display in a store; "shrinkage is the retail trade's euphemism for shoplifting"
Larceny committed in a shop; the stealing of anything from a shop
the act of stealing goods that are on display in a store; "shrinkage is the retail trade's euphemism for shoplifting
{i} act of stealing merchandise from a store while pretending to shop
hırsızlık yapmak
steal
hırsızlık
robbery

I was sentenced to three years for robbery. - Hırsızlık nedeniyle üç yıl hapse mahkum edildim.

When did the robbery take place? - Hırsızlık ne zaman gerçekleşti?

hırsızlık
(Hukuk) theft

He was accused of theft. - O hırsızlıkla suçlandı.

She is guilty of theft. - O hırsızlıktan suçludur.

hırsızlık
burglary

He is serving a three-year sentence for burglary. - O, hırsızlık için üç yıllık hapis cezasını çekiyor.

Tom did time for burglary. - Tom hırsızlık için hapse girdi.

hırsızlık yapmak
rob
hırsızlık
heist
hırsızlık
larceny
hırsızlık
(Ticaret) graft
hırsızlık
priggishness
hırsızlık
(Latin) furtum
hırsızlık etmek
steal
hırsızlık etmek
rob
hırsızlık sigortası
(Sigorta) theft protection
hırsızlık yapan
thievish
hırsızlık yaparak
housebreaking
hırsızlık yapmaya eğilimli
thievish
ağır cezayı gerektiren hırsızlık
aggravated larceny
bir hırsızlık oldu
There has been a break in
büyük hırsızlık
grand larceny
evde hırsızlık yapan
(Kanun) housebreaker
evden hırsızlık yapan
(Kanun) house breaker
evden hırsızlık yapan
(Kanun) burgler
evden hırsızlık yapan
(Kanun) burglar
evden hırsızlık yapma
(Kanun) house breaking
hırsızlık
(dükkân) shoplifting
hırsızlık
pilferage
hırsızlık
shoplifting

The police constable arrested the teenager for shoplifting. - Polis memuru genci hırsızlık için tutukladı.

Tom was arrested in Boston for shoplifting. - Tom, hırsızlık nedeniyle Boston'da tutuklandı.

hırsızlık
rip off
hırsızlık
hijack
hırsızlık
thievery
hırsızlık
steal

A person who steals deserves punishment. - Hırsızlık yapan kişi cezalandırılmayı hak eder.

I would rather starve to death than steal. - Hırsızlık yapacağıma açlıktan ölürüm.

hırsızlık
hijacking
hırsızlık
theft, thieving, thievery, larceny; burglary
hırsızlık
break in
hırsızlık etmek/yapmak
to commit theft
hırsızlık gibi
thievish
hırsızlık ile ilgili
burglarious
hırsızlık malı
stolen goods
hırsızlık niyeti
(Kanun) larcenous intent
hırsızlık riski
(Ticaret) theft risk
hırsızlık yaparak çalmak
burgle
hırsızlık yaparak çalmak
burglarize
hırsızlık yapmak
break into
hırsızlık yapmak
thieve
hırsızlık yapmak
to steal, to thieve, to commit a theft
hırsızlık yapmak
heist
hırsızlık çetesi elemanı
dacoit
hırsızlık önleme contası
anti-theft gasket
hırsızlık önleme kaseti
anti-theft cassette
hırsızlık önleme sistemi
(Otomotiv) anti theft system
hırsızlık önleme sistemi
(Otomotiv) antitheft system
hırsızlık önlenmesi
theft prevention
küçük hırsızlık
petty larceny
lütfen hırsızlık raporunu doldurun
Please fill out a theft report
Türkisch - Türkisch

Definition von hırsızlık hırsızlık im Türkisch Türkisch wörterbuch

hırsızlık
Çalma, arakçılık
hırsızlık hırsızlık
Favoriten