She prides herself on her skill in cooking.
- Yemek pişirme yeteneğiyle ilgili kendisiyle gurur duyar.
I live in Belarus and I take pride in this fact.
- Beyaz Rusya'da yaşıyorum ve bu durumdan gurur duyuyorum.
He's every reason to be proud of his son.
- Oğluyla gurur duymak için her türlü nedeni var.
I want you to be proud of me.
- Ben bana gurur duyulmasını istiyorum.