Trafik ışıkları trafiği yönlendirmek için kullanılır.
- Traffic lights are used to direct traffic.
Sami bir film yönetmek istiyordu.
- Sami wanted to direct a film.
Tom'a direkt bir emir verdim ama umursamadı.
- I gave Tom a direct order, but he ignored it.
O bir direkt uçuş mu?
- Is it a direct flight?
Tom'un kötü bir yön kestirme yeteneği var.
- Tom has a poor sense of direction.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Doğrudan doğruya Tom'la konuşabilir miyiz?
- Can we talk to Tom directly?
İmalatçının açıklamasına göre, her on yılda bir değiştirilmeli.
- According to the manufacturer's directions, tires should be changed every 10 years.
Anlamıyorum; daha açık olmak zorundasın.
- I don't understand; you have to be more direct.