Tom Mary'ye biraz bakkaliye malzemeleri satın alması için yardım etmek zorunda kalacağına karar verdi.
- Tom decided that he would have to help Mary buy some groceries.
Tom bakkaliye çantasını masaya koydu.
- Tom put the bag of groceries on the kitchen table.
Tom yiyecek almak için dışarı çıktı.
- Tom went out to get groceries.
Ben bazı yiyecekler satın aldım.
- I bought some groceries.
Bu bakkal sadece organik gıda satıyor.
- This grocery store only sells organic food.
Bob cumartesi günü bakkalda bir kâtip olarak çalıştı.
- Bob worked as a clerk in the grocery store on Saturday.
Tom bakkal dükkanına gitti.
- Tom went to the grocery store.
Tom'un ebeveynleri bakkal dükkanına sahipler.
- Tom's parents own the grocery store.
Sami yerel markete gitti.
- Sami went to the local grocery store.
Her sabah market alışverişine giderim.
- I go grocery shopping every morning.
Tom bakkaliye listesini unuttu.
- Tom forgot his grocery list.
Onlar birçok çeşit yiyecek ve bakkaliye ürünü satarlar.
- They sell many types of food and grocery products.
Bu mesajların satır aralarını okumak gerekiyor.
- These messages have to be read between the lines.
Neden mesajlarıma cevap vermiyorsun?
- Why don't you answer my messages?
There were two competing groceries in the neighborhood, but neither looked very profitable.
She carried a sack of groceries in from the car and set it on the kitchen table.
I observed that the vitals of the village were the grocery, the bar-room, the post-office, and the bank.
Where ten thousand pounds can be employed in the grocery trade, the wages of the grocer's labour make but a very trifling addition.
... or buying more groceries. ...