grief, trouble, mourning, sadness, pain

listen to the pronunciation of grief, trouble, mourning, sadness, pain
Englisch - Türkisch

Definition von grief, trouble, mourning, sadness, pain im Englisch Türkisch wörterbuch

sorrow
{i} keder

Mary kederli bir şekilde babasını gömdü. - Mary sorrowfully buried her father.

Onlar kederli bir şekilde sessizdi. - They were sorrowfully silent.

sorrow
{i} üzüntü

Joy üzüntüden altüst olmuştu. - Joy was mingled with sorrow.

Kalbim üzüntü ile doluydu. - My heart was filled with sorrow.

sorrow
teessüf
sorrow
hüzün

İkimiz olduktan sonra, bütün bu hüzünler, sıcak bir yakınlaşma için bahanedir. - As long as we're together, all the sorrow is nothing but an occasion to become closer.

sorrow
hicran
sorrow
kahır
sorrow
dert
sorrow
kederlenmek
sorrow
{f} acı çek
sorrow
(isim) acı, dert, keder, üzüntü, gam, matem, tasa, şanssızlık, üzücü olay
sorrow
keder verici şey
sorrow
{i} matem
sorrow
{i} şanssızlık
sorrow
ıstırap çekmek
sorrow
{i} acı

Onun kalbi acıyla doludur. - His heart is filled with sorrow.

Büyük olsalar bile, bütün acılar dayanılabilir olmalı. - All sorrows should be tolerable, even if they are great.

sorrow
(fiil) üzülmek, yas tutmak, matem tutmak
sorrow
{i} gam
sorrow
{f} matem tutmak
sorrow
{f} keder çekmek
Englisch - Englisch
{n} sorrow
grief, trouble, mourning, sadness, pain
Favoriten