O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
- She earns more than she spends.
Maskeler sarı kum tozunu,polenlerden dahada küçük,ne kadar iyi engelleyebilir?Sanırım o polenden oldukça daha fazla bir baş belasıdır.
- Just how well can masks block the, even smaller than pollen, yellow sand dust? I think it much more of a nuisance than pollen.
John Bill'den daha zeki.
- John is more intelligent than Bill.
O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
- She earns more than she spends.
İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
- Good health is more valuable than anything else.
Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
- Time is more precious than anything else.
Tüm istediğim biraz daha dikkatti.
- All I wanted was a little more attention.
Tüm diller eşittir, ama İngilizce diğerlerinden daha eşittir.
- All languages are equal, but English is more equal than the others.
Daha fazla insanın yaptıkları şeylerden daha ziyade söyledikleri şeylerden başı belaya girer.
- More people get into trouble for things they say rather than for what they do.
Yarasa, bir kuş olmaktan ziyâde, bir sıçandır.
- A bat is no more a bird than a rat is.
Onu tanıdıkça daha çok seversin.
- The more you know about him, the more you like him.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
- Humility often gains more than pride.
Daha fazla bir şey var mı?
- Is there something more?
Bu sahte çevrecilikten daha fazla bir şey değil.
- That's nothing more than greenwashing.