Geçen hafta o sorunla ilgilenerek epeyce zaman harcadım.
- I spent a great deal of time dealing with that problem last week.
Onun epey tecrübesi var.
- He has a great deal of experience.
Televizyonun toplum üzerine birçok etkisi vardır.
- Television has a great deal of influence on society.
Desteğin benim için çok şey anlamına gelir.
- Your support means a great deal to me.
Tom hakkında çok şey biliyor gibi görünüyorsun.
- You seem to know a great deal about Tom.
Yapacak pek çok işim var.
- I have a great deal of work to do.