Tom Mary'nin arabasına bindi.
- Tom got into Mary's car.
Onlar trene bindiler.
- They got into the train.
Ziyaretçiler müzeye girmek için uzun bir kuyrukta beklediler.
- The visitors waited in a long line to get into the museum.
Hırsızlar daireye girmek için kilidi zorladılar.
- The burglars forced the lock to get into the apartment.
İçeri girmek için nereden bir bilet alabilirsin?
- Where can you buy a ticket to get in?
İçeri girmek için ne kadar para ödemek zorundayız?
- How much do we have to pay to get in?
Tom başını belaya sokmak istemiyor.
- Tom doesn't want to get in trouble.
Tom başını belaya sokmak istemedi.
- Tom didn't want to get into trouble.
İçeri gir ve kapılarını kilitle! Pencerelerini kapat! Sisin içinde bir şey var!
- Get inside and lock your doors! Close your windows! There is something in the fog!
İçeri nasıl girdin? Anahtarın var mı?
- How did you get inside? Do you have a key?
İçeriye girmek için başka bir yol bulmak zorundayız.
- We've got to find another way to get in.
They hacked his password and finally got in.
You'd better get in gear. We've got work to do!.
Do the early results say our candidate will get in?.
All of our students who applied to university got in.
You gained full marks in the exam. Get in!.