Muhteşem kek ağzımı sulandırdı.
- The gorgeous cake made my mouth water.
O göz alıcı muhteşem.
- He's drop-dead gorgeous.
O hasta olsa bile harika görünüyor.
- Even ill she looks gorgeous.
Yüzüğü harika değil mi?
- Isn't her ring gorgeous?
Senin kesinlikle göz kamaştırıcı olduğunu düşünüyorum.
- I think you're absolutely gorgeous.
Bence göz kamaştırıcısın.
- I think you're gorgeous.
Bu görkemli bir şehir.
- This is a gorgeous town.
Ne görkemli bir çiçek!
- What a gorgeous flower!
O zengin ve daha da iyisi o çok güzel.
- She's rich, and even better, she's gorgeous.
Çok güzel gözlerin var.
- You have gorgeous eyes.