Sonunda aklıma güzel bir fikir geldi.
- At last a good idea struck me.
Hava güzel olması koşuluyla, katılım iyi olmalı.
- Attendance should be good provided the weather is favorable.
Benim çok iyi bir sözlüğüm yok.
- I haven't a very good dictionary.
İyi akşamlar, nasılsın?
- Good evening, how are you?
Sizinki gibi öyle iyi bir kamera alamam.
- I can't afford such a good camera as yours.
Onlar iyi konut alamadı.
- They could not get good housing.
O şimdi iyi; ne çok ağır ne de çok hafif.
- It's good now; neither too heavy nor too light.
Onun Mahjong'da çok iyi olduğunu duydum.
- I hear he is good at mahjong.
Bugün kendini iyi hissetmiyorsan evde kalman gerekir.Hayır, hayır. Ben iyi olacağım
- If you're not feeling good today you should stay home No, no. I'll be fine.
Bugün yaptığın hayır yarın unutulacaktır. Ancak hayır yap.
- The good you do today will be forgotten tomorrow. However, do good.
Sanırım bu kitabı okumanız yararlıdır.
- I think it's good for you to read this book.
Balık yemek sağlığın için yararlıdır.
- Eating fish is good for your health.
Bu iyi hava devam ederse, iyi bir ürün alacağız.
- We'll have a good crop if this good weather keeps up.
Dükkân deri ürünler getirdi.
- The shop carried leather goods.
Aferin böyle devam et, Bay Sakamato.
- Keep up the good work, Mr. Sakamoto.
Aferin, böyle devam et.
- Keep up the good work.
O, birkaç yıldır sağlıklı değil.
- He has not been in good health for some years.
Sağlıklı kalabildiğim sürece uzun yaşamak isterim.
- I want to live as long as I can stay in good health.
Birey, devletin menfaati için mevcut değildir.
- The individual does not exist for the good of the State.
Tom, acentenin menfaatı icabı işi bırakmalıdır.
- Tom should quit for the good of the agency.
Benim çok iyi bir sözlüğüm yok.
- I haven't a very good dictionary.
Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
- You didn't do a very good job, I said.
Arabamı satarak iyi bir kazanç elde ettim.
- I made a good profit by selling my car.
Farklı ülkeler, pek çok mal ithal etmektedirler.
- Different countries import many goods.
İthalat malları yüksek vergilere tabidir.
- Import goods are subject to high taxes.
Pekala, Tom'a veda öpücüğü vermeyecek misin?
- Well, aren't you going to kiss Tom goodbye?
İyi iş çıkarıyorsun, aynen devam!
- Keep up the good work!
İyi bir iş başardın. Senin için şapkamı çıkarmak istiyorum.
- You have done a good job. I'll take my hat off to you.
Sabah erken kalkmak sağlığın için faydalıdır.
- It's good for your health to get up early in the morning.
Sigara içmek çok zarar verir ama hiç fayda vermez.
- Smoking does much harm but no good.
O, konuşma sanatında yeteneklidir.
- He has a good art of talking.
Bu neredeyse doğru olamayacak kadar çok iyi
- It's almost too good to be true.
Neredeyse herkes iyi yemeği takdir ediyor.
- Almost everybody appreciates good food.
Güzel yemek pişirmenin püf noktası, kaliteli ve taze malzemeler kullanmaktır.
- The key to cooking good food is using high-quality, fresh ingredients.
Taze hava sağlıklı olmak için gereklidir.
- Fresh air is necessary to good health.
O, tasarruflarını yararlı şeylere yatırdı.
- He put her savings to good use.
Sizin başarınız büyük ölçüde fırsatınızdan nasıl yararlanacağınıza bağlıdır.
- Your success will largely depend upon how you will make good use of your opportunity.
O bana bir iyilik yaptı.
- He did me a good turn.
Kötülüğe karşı iyilik yap.
- Render good for evil.
Ev iyi görünüyordu, üstelik fiyat en uygundu.
- The house looked good; moreover, the price was right.
İyi bir iş yapmak istiyorsanız, uygun araçları kullanmalısınız.
- If you want to do good work, you should use the proper tools.
Ben bütün iyileri tattım, ve sağlıklı olmaktan daha iyisini bulmadım.
- I tasted all goods, and didn't find better than good health.
Tom ve Mary birbirlerine karşı iyiler.
- Tom and Mary are good for each other.
Tom iyi bir yaşam sağlamaktadır.
- Tom makes a good living.
O, fon sağlamada iyidir.
- He's good at fund raising.
Çok güzel!Çok başarılı bir iş çıkardın.
- Very good! You did an excellent job.
Eğer başarılı olacaksan iyi bir başlangıç yapmalısın.
- If you are to succeed, you must make a good start.
Şüphesiz o iyi bir adam ama güvenilir değil.
- He is a good fellow, to be sure, but he isn't reliable.
Bunu güvenilir kaynaklardan öğrendik.
- I got this on good authority.
Bütün ailemin sağlığı yerinde.
- My family are all in good health.
Bugün patronun keyfi yerinde mi?
- Is the boss in a good mood today?
Tom bir iyilikseverdi.
- Tom was a good Samaritan.
Tam o sırada aklıma iyi bir fikir geldi.
- A good idea occurred to me just then.
Ted saatleri tamir etmede iyidir.
- Ted is good at fixing watches.
O oldukça iyi bir fikir.
- That's a pretty good idea.
Tom notasız piano çalmada oldukça iyidir.
- Tom is pretty good at playing piano by ear.
Bugün Pekin'de hava çok iyi.
- The air is very good in Beijing today.
Peki iyi haber nedir?
- So what's the good news?
Tom kesinlikle hepimizin eğlendiğinden emin oldu.
- Tom certainly made sure we all had a good time.
Tom'un iyi bir öğretmen olacağına eminim.
- I bet Tom would be a good teacher.
Goodly she entertaind those noble knights, / And brought them vp into her castle hall .
Was made a goodly thing.
a good amount of seeds.
The bread is still good.
Good Friday.
The soup is good and hot.
The one thing that we can't do...is throw out the baby with the bathwater.... We know our process works pretty darn good and, uh, it’s really sparked this amazing phenomenon of this...high-quality website.
a good worker.
Walking is good for you.
The flashlight batteries are still good.
a good job.
The car was a good ten miles away.
all in good time.
Eat a good dinner so you will be ready for the big game tomorrow.
When we are happy, we are always good, but when we are good, we are not always happy.
Tom doesn't look too well.
- Tom doesn't look so good.
I really don't feel well.
- I really don't feel good.