good; in acceptable, if not excellent condition

listen to the pronunciation of good; in acceptable, if not excellent condition
Englisch - Türkisch

Definition von good; in acceptable, if not excellent condition im Englisch Türkisch wörterbuch

all right
tamam

Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı. Ben de aptalım. Öyleyse, tamam. - It must bother you to have taken a bad master. I'm stupid too. So, it's all right.

Ben şimdi tamamen iyiyim. - I am quite all right now.

all right
olur

Pekala, onu kendi tarzınla yap fakat başarısız olursan beni suçlama. - All right, do it your own way, but don't blame me if you fail.

Bu öğleden sonra erken gidersek doğru olur mu? - Is it all right if I leave early this afternoon?

all right
fena değil
all right
doğru

Burada bir flaş kullanmak doğru mu? - Is it all right to use a flash here?

Tom'un tamamen doğru yaptığını düşünüyordum. - I thought Tom did all right.

all right
(Konuşma Dili) tamam tamam
all right
(Konuşma Dili) başarılı
all right
bir şeyi yok
all right
iyi durumda
all right
sağlıklı
all right
hay hay
all right
yolunda

Onunla işler yolunda. - It's all right with him.

Şimdiye kadar her şey yolunda. - It is all right so far.

all right
(Konuşma Dili) eh işte
all right
(Konuşma Dili) rahatı yerinde
all right
(Konuşma Dili) kabul edilebilir
all right
(Konuşma Dili) tatminkar
all right
(Konuşma Dili) kuşkusuz ki
all right
yakşı yağdayda
all right
idare eder
all right
zarar görmemiş
all right
peki
Englisch - Englisch
all right

The car is all right. It gets me there, anyway.

good; in acceptable, if not excellent condition
Favoriten